İmam Sadık ( a.s )'ın ahlak ve hasletlerinden bir demet

Pt, 09/07/2018 - 12:39

İmam Sadık( as)'ın hilmi ve nezaketi

İmam Sadık (a.s) yakın ve uzak çevresinden kötülük ve haksızlığa maruz  kalıyordu ama görmezden gelip geçiyordu, kimi zaman kendisine kötülük yapanlara ihsanda bulunarak karşılık veriyordu.

Bu güzel hasletinden bir örnek:

Bazen İmam Sadık(a.s) bazı yakın akrabalarının kendisini kötülediğini ve küfür ettiğini duyuyordu. Bunu duyunca İmam hemen namaz kılıyordu ve namazdan sonra uzun bir dua okuyordu ve Allah’tan kötülük yapan kişiyi yaptığı çirkin davranıştan dolayı hesaba çekilmemesini istiyordu, ve İmama yaptığı haksızlıktan dolayı bir sıkıntıya düşmesini istemiyordu.

İmam Sadık (a.s ) kişisel hakkından geçiyor ve ona zulm eden kişiyi af ediyordu.

İmam Sadık (a.s) akrabaları ve yakınları hakkında bunun da ötesine geçerek şöyle buyuruyordu:" Allah biliyor ki ben aileme ve akrabalarıma hizmet etmekte boynum kıldan incedir ehlibeytim ve akrabalarım bana ihtiyaç duymadan önce onlara ihsanda ve sıla -i rahmde bulunuyorum"

Gerçekten de hayatta olan olaylar aynen ayar taşı gibi insanların değerini ve kişilerin iç dünyası'nı aşikar kılar ve insan bu yolla İmam ve yakınlarının arasında ki farkı anlar. İmam'a haksızlık ediyorlardı, bazen küstahca davranarak küfür ediyorlardı ve bazende hançerle ona saldırıp öldürmeye teşebbüs ediyorlardı . İmam Sadık (a.s) Onların yaptıklarının tersini yapıyordu ; onlar İmamla ilişkisini keserken , İmam onlarla ilişkisini kuruyordu ondan uzaklaşırken İmam onlara yaklaşıyordu . Onlar kötülük ve cefa ediyorlardı lakin İmam iyilik ve ihsanda bulunuyordu. İmam'a karşı sert ve kaba davranıyorlardı ama İmam sevgi ve şefkatle karşılık veriyordu.

İmam Sadık (a.s)'ın şefkat ve merhameti

İmam Sadık ( a.s ) insanlara iyilikte bulunurken onlara muhabbetle yaklaşırken aralarında hiç bir fark gözetmiyordu .Bütün insanlara aynı gözle bakıyordu . Çünkü gece yarılarında kendilerine iyilik yaptığı ,ihsanda bulundugu ve ziyaret ettiği insanların arasında onun İmametini ve vilayetini kabul etmeyen kimselerde vardı . Dolaysıyla tüm müslümanlar İmamın sevgi ve merhametinden nasibini alıyorlardı.

Halka karşı şefkatini gösteren olaylardan bir örnek :

Günün birinde İmam Sadık (a.s) hizmetçisi Musadifi yanına çağırdı ve ona bin dinar para vererek şöyle dedi : "bu parayla ticaret yapmak için Mısır'a gitmeye hazırlan "

Musadif o parayla bir mal satın aldı ve tacirlerle birlikte Mısır'a doğru yola çıktı. Mısır yakınlarında başka bir kervanla karşılaştılar o kervan Musadifin malını iki kat fiyatla satın aldı çünkü Mısır'da o mala halkın ihtiyacı vardı. sonra Musadif bin dinar kâr'la ve önceki ana sermaye ile ikibin dinarı İmam Sadık (a.s)'a getirdi .İmam nasıl böyle bir kazanç elde ettiğini sordu Musadifte olan biteni anlattı ve dedi ki malı alanlar onu iki kat fiyatına satacaklarına yemin ettiler.

İmam buyurdu: "Subhanallah !Müslümanlara zulm etmek için yemin mi ettiniz , bir dinar değerinde ki maldan iki kat kâr'ımı alınır? ! "

Sonra kendi bin dinarını alıp diğer bin dinarı kabul etmedi ve şöyle buyurdu" bizim öyle bir kâr'a ihtiyacımız yok. Musadife hitap ederek buyurdu"Kılıç çekip savaşmak, helal rızık elde etmekten daha kolaydır. "

Musadifin elde ettiği kâr fikhi olarak haram değildir ama İmam Sadık'in bakışı daha yüce . O hazret insanların birbirine daha merhametli, birbiriyle iki kardeş ve iki dost gibi olmalarını tavsiye ediyordu özellikle zorluklar ve sıkıntılı anlarda birbirine hoş görülü olmalarını istiyordu. Iki kat fiyatla Mısır da ihtiyaç duyulan bir malın satılması infak ve insafa aykırı olduğu için İmam böyle bir muameleyi kabul etmemişti

İmam Sadık ( a.s ) ' ın ihtişamı ve heybeti

Genellikle toplumda tanınmış ve iktidara sahip olanların heybeti ve ihtişamı kendilerini üstün görmekle beraberdir, bu büyüklük ve üstünlük hissini kendi makamlarına övünenler ve etrafında bulunanlar onlara vermekteler. Bu üstünlük hissi bir kişiye ait değil genel olarak makama ve şöhrete kavuşan insanlar böyle bir duygu yaşarlar böyle bir üstünlük ve büyüklük yapmacık ve değersizdir.

Bazen insan bir makam ve mevkiye sahip olmadan üstün şahsiyet ve metanete sahiptir, heybeti kişinin özelliğidir. Böyle bir yücelik ve şahsiyet artık çakma değildir. Bu Allah’ın dilediği kullarına verdigi bir nimettir. Bu heybetli duruş güler yüzlülük, merhamet, alçak gönüllülük'le elden gitmez. Bu azamet , büyüklük ve üstün kişiliği ancak ilim ve salih ameli birleştirmiş olan kimsede bulabiliriz. Her kim dünyanın makam ve şöhretine sahip olmadan böyle bir izzeti elde etmek isterse günahlardan uzak durma ve Allah’a itaat etme yolunu seçmelidir.

Mufazzal bin Ömer böyle anlatıyor :" Mensur Abbasi halifesi İmam Sadık ( a.s ) öldürme niyetiyle yanına çağırdığında İmam'ın simasına bakınca korku ve titreme vucudunu sardı ve öldürmekten vaz gecti.

İmamların simasında heybet ve metanet düşman ve dost herkes tarafından his ediliyordu.

Bunuda söylemeliyiz İmam Sadık (a.s) sahabeleri ve yoldaşlarıyla olduğunda onlardan biri gibiydi. İmam ve önder olduğu için kendini daha üstün göstermiyordu. Onlarla çok yumuşak bir dille konuşuyordu onların sofrasında oturuyordu. İmam'ın heybeti onları utandırıp yemek yememezlik yapmamaları için ,onlara rahat yemek yemeleri için sürekli iltifatta bulunuyordu.

Welayet News



Yeni yorum ekle