Ehl-i Beyt Mektebi

Çar, 22/02/2017 - 14:09

Ehl-i Beyt Mektebi

Bismillah:

Şüphesiz geleneksel bir inancın tevhidle bağdaşmadığını ilahi kitap bize gönderilen elçiler tarafından defalarca hatırlatılarak zihinlerdeki taassup ve yanlış fikirleri atmamızı öğütler…

Bu sebep iledir ki zihinlerde ki fikirlerin geleneksel inançtan öz fıtratı inanca geçmediği ve pratiğe dökülmediği müddetçe insan bir leşten ibarettir…

Ruh ve kalp münasebeti ancak ve ancak fikirsel olarak ilahi öz fıtratın çelişki yaşamadığı aklın şeytan ve ordularına esir olmadığı bir beden memleketinde huzura kavuşacaktır…

Eğer bu öğütleri günümüzle kıyaslayacak olursak anlarız ki İlahi öğütler bu kadar desteklenip beslenilmesine rağmen daha da parçalanarak içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir…

Gerçek Sırat-il Müstakim yolu olan Ehli Taharetin akıllara hediye olan fikir üretimi birçok kesimde kısır döngü yaşadığı için sağlıklı dünya görüşü yerine geleneksel bir sakatlığa yol açmıştır…

Kendi içsel dünyasında fikirsel bir üretimi olmayan her akıl sakat kalmaya ve kısır döngü içerisinde yaşamaya mahkumdur..

İnsanlığın temel ihtiyacı fikir ve akıl birlikteliğidir, eğer ki bu iki akım birleşmezse bütün yollar çıkmaza sürükler hem toplumu hem de insanlığı!! Bugüne örnek olarak bir çok kesimin halen fikirsel ve akıl birlikteliğinin olmayışını yaşam tarzlarının ataları üzerine kurulu olarak başka sultaların baskıların altında yaşadıklarına şahit olabiliyoruz!!!

Bir diğer konu şudur ki inanç ekseni doğrultusunda bu iddiada bulunmak  geleneksel yaşamdan da kötü bir durumdur ki geleneksel yaşamda bir kabile anlayışı mevcuttur, fakat inanç iddiasında olup da fikir üretemeyen bir akımın bir toplumun kendine zararı olduğu gibi topluma ve insanlığa da zararı tahrifi mümkündür!!!

Buna binaen şunu söylemek istiyoruz, bugün bir oluşumu kısır yapan döngü o oluşumun fikir üretememesi veya fikirde sahipliliktir ki buda taassubu meydana çıkarır ve aklı düşünmeye tefekküre sevk den alıkoyar… Bir oluşumdan bahs etmek için  onu iyi şekilde temsil ve fikir  akıl birlikteliği ile ışık yayan aydınlık bir görüş olması gerekmektedir…

Şimdi Hak ve Hakikatı akıllara sunan Ehlibeyt Mektebi nasıl ve kimler tarafından savunuluyor?

Fikir üreten bir oluşumla mı? yoksa kısır bir döngü ile mi?

Bu Mektebi temsil edenler de ne gibi özellikler bulunmalıdır?

Özellikle temsili görev yapan kişilerde hangi şartlar mevcut olmalıdır!!!

İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:

"Ey Taraftarlarımız! Siz, bize nispet verilmişsiniz, bizim için ziynet olun, bizi halkın gözünden düşürecek bir şey yapmayın.

"Aklı ve fikri kullanarak  kısır döngüden kurtularak  aydınlık ve ışık saçacak bir konumda  olmak…Şahsiyet ve kimlik belirtmenin en büyük özelliği akıl ve fikir aydınlığıdır üretemeyen bir oluşumun kimliği de olmaz !!!

Ehlibeyt Mektebi yüce bir mekteb olma hasebi ile fikirksizliği ve akılsızlığı kabullenmeyen bir yapıya sahiptir… Bazı kesimler bu mektebi kendi içtimalarında sahiplendikleri için akıl ve fikir üreten başka bir oluşumu batıl saymaktadırlar, halbuki ortak bir payda olan bu Mekteb her kesime hitap etmektedir ve fikir üreten yerinde saymayan her oluşumun faydalanması uygulaması yaşaması için bütün zemini sunmaktadır karşılıksız ve çıkarsız olarak!!! fakat bunu anlamakta zorluk çeken fikri aydınlığı olmayan kendine has bir dil ile eleştirmektedir hatta daha da ileri giderek bu mektebi doğuştan olmakla olmamakla kıyaslayacak kadar kısır ve kusur üretmiştir!!!! Halbuki bu mektebin öncüleri bizzat kendi sözlerinde bile böylesi bir söz kullanmamış akıl fikir ve aydın görüşle kıyaslamışlardır taraftarlarını!!!

- İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor:

"Mezhepler sizi dinden uzaklaştırmasın. Allah'a andolsun ki bizim taraftarlarımız ancak Allah'a itaat ederler."

Mezhep tarafgirliği yaparak aslında kendileri bu sıfattan dışarı çıkmışlardır bununda farkında değillerdir… Ehlibeyt Mektebi bir dile ırka mezhebe ait değildir, tam aksine akıl fikir üreten dili ırkı mezhebi ne olursa olsun bu Mektebin temel inançlarını kabul ettikten sonra bu daire içinde yer alırlar. Yani cehaletten kaynaklanan (doğuştan acem alevi vb.) bu sözler tamamı ile şeytani telkin ile gerçekleşen dürtmelerdir…Akıl fikir dairesinde okuyamayan biri elbette taassubuna cehaletine yenik düşerek kendi açık ve eksikliğini bu gibi kabul edilemez sahte sözlerin arkasına gizleyecektir, bununda ne Ehlibeyt Mektebinde nede akıl baliğ olan kemal derecesinde yeri yoktur….

Eğer ki bu Mektebi kabul ettiği halde hatta temsil mesabesinde olduğu halde İmamet Velayet ekseninde olan kişilere taassuptan veya büyüklenmeden kaynaklanan bir gurur ile hareket ediyorsa o zaman fikirsizlik ve akılsızlık onun ilmini tamamıyla cehalete çevirmiş ve bu çizginin Vahdet çizgisi olduğunu unutarak Velayeti Fakihe savaş açtığının farkında bile değildir…

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

"Taraftarlarımız velâyetimiz üzere birbirlerine yardım eder; sevgimiz üzere birbirlerini sever; emrimizin ihyası için birbirlerini ziyaret eder; öfkeliyken haksızlık, sevinçliyken israf etmezler. Onlar komşuları için bereket, sohbet arkadaşları için barış ve selamet kaynağıdırlar."

İmamın buradaki sözleri geneldir ve kendi taraftarlarından bahs eder eğer ki bu özellikler bir Mektebin öğreticisi veya öğrencisinde mevcut değilse o zaman konuşması da alması da vermesi de bu Mektebin dışında olan bir oluşum yani fikirsizlik ve üretemeyen bir döngünün eseridir…

Fikir üretemeyen ve temsili doğru yapılmayan bir Mektebin  öğretileri eşari anlayışın kalıp kitaplardaki gibi çıkmaza girer!! Halkı yıllarca Ehlibeytin öğretilerini sadece geleneksel bir inançla sunup Basiret ve marifetten uzaklaştırdıkları için, fikir ve aydın toplum yerine kısır döngü gençleri yetişmiştir…

İmam Cafer Sadık (a.s) Abdula'la'ya şöyle buyurdu:

"…Benim selamımı ve Allah'ın rahmetini, taraftarlarıma ulaştır ve benden taraf onlara söyle ki: Halkın iyi bildiği şeyleri yaparak, hoşlanmadıkları şeylerden kaçınarak insanların sevgisini kazanan ve bizi insanlara sevdiren kimseye Allah rahmet etsin."

Murat Avci 



Yeni yorum ekle