Suudi veliahtın gizlendiği yer

Per, 05/07/2018 - 22:04

New York Times gazetesinde iki yıl önce yayımlanan bir raporda, Bin Selman’ın Suudi veliaht Bin Naif’in halefi olduğu dönemde Rus bir milyarderden 550 milyon dolarlık pahalı bir gemiyi satın aldığı açıklanmıştı. 

Welayet News - Daha önce görülmemiş şekilde, yaklaşık  altı hafta iç ve dış görüşmelerde, medyada kayıplara karışmasının ardından değişik isimlerle bir dizi görüşmeyi gündemine alan Muhammed bin Selman, en son Dünya Kupası’nın açılışına katılarak, öldüğü ya da yaralandığına ilişkin söylentileri reddetti.

Bin Selman’ın kameraların karşına çıkıp siyasi görüşmelere katılmasına rağmen, Al-ı Suud’un politikalarını gerçekte belirleyen bu politikacının neden aniden kayıplara karıştığı sorusu, hala önemini koruyor.

Bin Selman’ın resmi saraydan, diplomatik taamüllerden, çağın örfi ve özel formalitlerinden uzak bir şekilde yabancı yetkililerle, içerdeki güvendiği kişilerle görüşüp kendi stratejilerini projelendirip yol haritasını çıkarmak için bu dönem boyunca kendisine ait yarım milyar dolarlık lüks gemisinde ikamet ettiği konusunda, ilgili kaynaklar ve istihbarat servisleri görüşbirliğine sahipler.

Ähnliches Foto

 

Bu doğrultuda, Suudi hanedan sarayının büyük ifşaatcısı “Müştehit”, bu hususla ilgili şöyle yazdı: “Bin Selman gizlendiği ilk günden itibaren bu pahalı gemide, Kızıl Deniz’in suları üzerinde bulunuyordu ve tabi ki düzensiz aralıklarla, bazen de sahildeki sarayların birinde kalıyordu”.

Bin Selman’ın gemi üzerindeki kritik görüşmelerine, Müştehit te kendi ifşaatlarında işaret etmişti: “O, gemi üzerinde (yapay rejim) İsrail yetkilileri ile görüştü. Suudi sivil eylemcilerinin tutuklanmasına yönelik talimatlar ve Fransa Cumhurbaşkanın tekzip edilmesi de bu dönemde, gemi üzerinden sadır olmuştu”.

Hicaz havzası uzmanlarından Hizam el-Hazzam, Turki el-Şehlub gibi uzmanların görüşüne göre, Riyad’ta el-Hizami bölgesinde kraliyet sarayına yapılan silahlı saldırı sonrasında, Bin Selman, darbe eğilimli kişilerin yeniden harekete geçmelerine alan açmak için bir süreliğine başkentten ayrılmayı tercih etti.

Turki Şehlub’un dediğine göre, “Bin Selman kasıtlı olarak muhaliflerinin, kendisinin yaralı ya da öldüğünü sanarak kendisine karşı darbe ortamının oluştuğuna yönelik yanlış bir anlayışa düşmelerini istedi. Oysa gerçekte başkentten ayrılmış ve rakiplerinin, kendisini eleştirenlerin faaliyetini merçek altına alarak, el-Hizami sarayına saldırı düzenleyen usurlarla ilişkilerini anlamaya çalışmıştır”.

Bin Selman’ın Riyad’taki sarayı

İşgalci rejimin yetkilileriyle yoğun görüşme trafiği, Bin Selman’ın kayıplara karışmasının ikinci nedeni olarak zikrediliyor.

Bin Selman veliaht postuna ve devamında da Al-ı Suud’un kraliyet tahtına ortuması için Washington’ın nazarını celbetmeye muhataçtı. Dışişleri bakanlığı, istihbarat dairesi CIA gibi Amerika’nın polikaları ve kararlarında etkili olan organlar, Bin Naif ile geçmişe dayanan ilişkilerine binaen, onu genç yaştaki deneyimsiz prens Bin Selman’a tercih ediyorlardı. Buna karşın, Washington’ın desteğini almak için Bin Selman ise, Netanyahu’nun Kudüs’ü tamamen işgal etme ve Araplarla topyekun uzlaşmaya dönük büyük projesini destekleme taahhüdü verdi.    

Filistin Ulusal Halk Kongresi Başkanı Enis Fevzi Kasım, bu konuda şöyle diyor: “Bin Selman’ın kraliyet tahtına çıkması için Washington’ın desteğini alma karşılığında ödeyeceği maliyet ve fatura, Netanyahu’nun yüzyıl anlaşması adını alan büyük projesinin önünü açmaktır. Üzülerek demek gerekir ki, Filistin halkı, hatta İslam ümmeti, Bin Selman’ın siyaset arenasında iktidarı için elinde tuttuğu birer imtiyaz alma kartına dönüşmüştür”.

Bin Selman dış güçlerin yoğun güvenlik önlemleri altında

Öyle görünüyor ki, Bin Selman bu zaman diliminde medyanın gözünden ırak kalacak şekilde kimi yetkililerle görüşmek istiyordu. Bu yüzden, Riyad’ı terk edip sahilden uzak gemilerde ikamet etmek suretiyle, görüşmelerini yapacağı güvenli bir ortam hazılamıştı. Bu bağlamda, haber kaynakları Kral Selman’ın Riyad’tan Cidde’ye geçtiğini haber vermişlerdi.

Uzmanların görüşüne göre, Arabistan’da Bin Selman’a düşman olan iki kesim var: Birinci kesim, Bin Selman’ın veliahtliğini Al-ı Suud’un yerleşik prosödürüne aykırı bulan, kendi haklarının bir şekilde çiğnendiğini düşünen ve Bin Naif tarafından yönlendirilen prenslerden oluşuyor. İkinci kesim ise, Bin Selman’ın reformlarına karşı çıkan ve bu reformların Arabistan’ın vahhabi rejiminin çıkarına olmadığını savunan vahhabi müftülerdir.

Bu raporun devamında, birazda Bin Selman’ın pahalı gemisini tanıtalım.

Dünyanın en pahalı gemisi    

New York Times gazetesinde iki yıl önce yayımlanan bir raporda, Bin Selman’ın Suudi veliaht Bin Naif’in halefi olduğu dönemde Rus bir milyarderden 550 milyon dolarlık pahalı bir gemiyi satın aldığı açıklanmıştı. “Sirin” adlı bu gemi, dünyanın en pahalı gemisidir ve yapımı için Yuri Scheffler, üretici firmaya 300 milyon dolara aşkın ödeme yapmıştı.

Uzunluğu  144 ve genişliği ise 20 metreye varan Sirin gemisinde, birkaç tane deniz havuzu ve toplam olarak on iki tane lüks oda bulunuyor. Ayrıca, özel durumlarda değişik yerleden gelen konukları rahatlıkla ağırlamak veya kendilerinin başka yerlere daha hızlı gitmeleri için iki tane de helikopter pisti bulunuyor.

Bin Selman’ın lüks gemisinin eski sahibi Yuri Scheffler, Vladimir Putin’in yakın dostlarından

Geminin görünen çekiciliklerine rağmen, bu pahalı geminin satın ılmasında Bin Selman’ın gerçek amacı, geminin eski sahibi Yuri Scheffler ile güçlü bir irbat kanalı kurmak  gibi geliyor.

 Soyuzplodimport şirketinin sahibi ve icra kurulu başkanı Rus milyarder Yuri Scheffler, dünyadaki en büyük alkollü içecek üreticilerinden biridir. Scheffler’in Vladimir Putin’le oldukça yakın ve kişisel ilişkileri bulunuyor. Dolaysıyla, Bin Selman’ın Scheffler kananıyla Rusya Devlet Başkanı nezdinde etkili bir lobi oluşturmayı umduğu görülüyor.  

Welayet News



Yeni yorum ekle