İsrail Bir Ülke Değildir, Bir Projedir

Cu, 27/01/2023 - 22:08

İsrail bir ülke değildir, bir projedir. Bunu Batılılar da İsraillilerin kendileri de itiraf ediyor.  

Welayet News  - Son yıllarda İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, bazı Arap ülkelerin Siyonist rejimle ilişkileri normalleştirme sürecine defalarca karşı tavır almış ve bu girişimi İslam’a ve Müslümanlara ihanet olarak nitelendirmiştir.

KHAMENEI.IR Sitesi, Allame Tabatabai Üniversitesi siyaset bilimi profesörü ve İslam dünyası meseleleri uzmanı Dr. Sadullah Zarii ile yaptığı röportajda siyasi normalleşme projesini ve bunun bölge milletleri üzerindeki etkilerini tartıştı. Bu röportajı aşağıda ilginize sunuyoruz.

Tarihsel olarak incelemek gerekirse, bölge ülkeleri arasında Siyonist rejim ve Kudüs işgalcisi karşında uzlaşma ve normalleşme projesi ne zaman başladı?

Zarii: Siyonist rejim varlığını baştan beri Suudi Arabistan gibi bazı Arap ülkeleriyle kurduğu ilişkilere borçluydu. Başından beri bazı Arap devletlerinin Siyonist rejim ve bu rejimin yaratıcısı olan İngiltere ile işbirliği olmadan Siyonist rejimi kurmak mümkün değildi.

İngilizler, Osmanlı Sultanı Abdülhamid'e Filistin'de Yahudilerin yerleştirilmesi için işbirliği yapması için baskı yaptığında, Sultan “İki elim kesilirse Filistin'i kaybetmekten daha iyidir” demişti. Bu nedenle İngilizler, Osmanlı İmparatorluğunun alt kümesindeki diğer şahsiyetlere yaklaştılar. Arap Yarımadası'nın yaklaşık altıda biri kadar olan Necd bölgesini o dönemde yöneten Kral Abdülaziz, bu şahsiyetlerin başında geliyordu. Kral Abdülaziz ile İngiliz liderler arasında yapılan bir görüşmede anlaşmaya varılmış ve Kral Abdülaziz bir el yazısı yoluyla Filistin'de Yahudilerin iskânına ve bir Yahudi devletinin kurulmasına katıldığını ve bu işe yardım edeceğini açıkça beyan etmişti. Sonra İsrailliler farklı Arap gruplarıyla ve farklı Arap şahsiyetleriyle gizli ilişkiler kurdular. Daha sonra, Siyonistlerin cinayetlerine karşı Müslümanların öfkesi ne zaman alevlense, bizzat Arap şahsiyetlerden veya ülkelerden bazıları gelip Filistinlileri sakinleştiriyordu, Filistinlilerin öfkesinin patlamasına engel oluyordu. Bu şahsiyetlerin en önemlilerinden biri, Suudi Arabistan Kralı Faysal'dı. Kral Faysal'ın kardeşi Kral Halid anılarında şöyle diyor: “Kardeşim adına geliyordum ve Filistinlilere, İngiltere'nin Siyonistlerin duruma hakim olmasına izin vermeyeceğini ve siz Filistinlilerin haklarını kesinlikle desteklediğini ve kardeşim Kral Faysal’ın da bunu garantilediğini diyerek onlara güvence veriyordum”.

Ne zaman Mescid-i Aksa'nın yakılması gibi bir mesele için Filistinlilerin öfkesi yükselse ve Yahudilere ya da yeni kurulan rejime karşı büyük bir dalga başlasaydı, Suudi Arabistan Kralı Halid ve Ürdün Kralı Hüseyin gibi Arap isimler bu öfkeyi kontrol etmekle görevlendirildi. Dolayısıyla bu kanserli tümör, İslam dünyasının gövdesine yayılmadan önce kolayca ameliyatla alınıp atılacak bir tümördü. Ama bu iş gecikti ve şimdi de ameliyattan başka bir çaresi yoktur.

Siyonist rejimle ilişkileri normalleştirmenin Batı Asya bölgesi için, bilhassa Filistin halkı için sonuçları nelerdir?

Zarii: Bakınız, İsrail bir ülke değil, bir projedir. Hem Batılıların hem de İsraillilerin kendilerinin itiraf ettiği bir proje. Örneğin Ben-Gurion, kutsal Filistin topraklarında Müslüman karşıtı bir devletin ortaya çıkmasının, İslam dünyasını kontrol etmek, İslam dünyasının güç kazanmasını engellemek ve Avrupa'nın İslam dünyası üzerindeki hakimiyetini garanti altına almak için yaratıldığını itiraf ediyor. Yani bu, hem tarihi belgelerde geçen hem de eski İsrailli yetkililerin yaptığı açıklamalarda ifade edilen bir şeydir. İsrail'in tek bir işlevi vardır, o da İslam aleminin birliğini engellemektir. Zira İslam aleminin birliği, Batılılar için üç güçlü imparatorluğun hatırasını canlandırmaktadır: Yaklaşık 700 yıl boyunca dünyanın büyük bir kısmına hakim olan Osmanlı Devleti, Safevi devleti ve Hindistan Yarımadası'na hakim olan Timur Devleti. Böyle bir gücün tekrar ayağa kalkmaması için Siyonist rejime özel bir rol verilmiştir.

Bu normalleşmelerin perde arkasında neler var ve bunları etkisiz kılmak için hangi çözümler düşünülebilir?

Zarii: Normalleşme, çok münakaşalı bir konuyu sonlandırma anlamına gelir. Bu münakaşanın devam etmesinde halinde İsrail'in temellerini yerle bir edecektir. Bu rejimin temellerinin yıkılması ise İslam bölgesindeki Batı gücünün temellerinin yıkılmasının başlangıcıdır. Dolayısıyla “İsrail'in kalıcı bir istikrara kavuşması” meselesi Amerika, Avrupa ve bizzat Siyonist rejim ve bölgedeki işbirlikçilerinin ortak politikası haline gelmiştir. Buna karşı çözüm, Müslümanların birlik ve beraberliğidir; ikincisi, Filistinlilerin yılmadan sahnede varlık göstermesi ve mücadeleye devam etmesidir; üçüncüsü de İslam ülkelerinin Filistinlilere destek vermesi ve İran İslam Cumhuriyeti’nde olduğu gibi, Filistin önceliği İslam ülkelerinin dış politika gündeminden çıkarılmamasıdır.

Son soru olarak, bu siyasi proje bölge milletleri arasında ne kadar kabul edilebilir?

Zarii: Batılılar, BAE ile Siyonist rejim arasında resmi ilişkilerin kurulmasının ortasında da dahil olmak üzere birçok kez anket yaptılar. Anketlere katılan tüm Arap ülkelerinde normalleşmeye ve İsrail'in tanınmasına karşı çıkanların yüzde 70 ile 90 arasında olduğu söylendi. Yerli olmayan büyük bir nüfus ve az sayıda yerliden oluşan BAE'de bile %80'den fazlasının normalleşmeye karşı olduğu söylendi. Dolayısıyla milletlerin konumu bilinmektedir. Milletler, acı bir hatıra olan kutsal Filistin topraklarının işgalini içine sindiremezler. Bu nedenle, ne kadar zaman geçerse geçsin İsrail'in bu çirkinlikleri milletlerin hafızasından silinmeyecektir.

Çeviri:Mehmet Gönül

Welayet News 

 



Yeni yorum ekle