İmam Hamanei’den günümüz dünyasında kadının konumuna dair 11 stratejik nokta

Cu, 02/12/2022 - 14:52

İnkılap Lideri İmam Hamanei, çeşitli konuşmalarında, Hz. Zeyneb’in (s.a) kişiliksel özellikleri ve o seçkin hanımefendinin öğretilerinin asrileştirilmesinin zaruretine dair önemli noktalara değinmiştir.

Welayet News  - İnkılap Lideri’nin konuyla ilgili beyanatlarını değerleyerek ilginize sunuyoruz. 

Zeyneb’in adı ve yaptıkları günümüzde örnektir  

İnkılap Lideri, bir konuşmasında, Hz. Zeyneb’in (s.a) eylemini günümüz erkek ve kadınların olgusu olarak tanımlayarak, “Hz. Zeyneb-i Kübra (s.a) sadece İslam tarihinin değil, insanlık tarihinin seçkin bir bayanıdır ve gerçekten de öyledir. Güçlü ve sarsılmaz bir şahsiyet. ‘Yen içindeki Allah’ın eli olarak bak kadına’[1] ifadesinin misdakı olan büyük bir insan. İster erkek ister kadın olsun pek az insan, onun yaptığı gibi zorluklarla dolu meydanlara bu şekilde güçlü ve muhkem çıkabilir” diyor ve sonra Kur’ani ve tarihi bir örnek zikrederek, Hz. Asiye ile mukayese çerçevesinde şu ifadelere yer veriyor: “Zeyneb-i Kübra ile Fravun’un eşi arasında yapılacak kısa bir karşılaştırma, Zeyneb-i Kübra’nın sahip olduğu makamın azametini gösterecektir. Kuran’ı Kerim’de Firavun’un eşi (Hz. Asiye), tarih boyunca ve kıyamete kadar kadın ve erkek için imanın bir örneği olarak tanımlanmıştır. Şimdi bir mukayese yapın. Firavun’un eşi, Musa’ya iman etmiş ve getirdiği hidayete gönülden bağlanmıştı. Firavun’un işkence ve baskısına maruz kaldığında –ki rivayetlere ve tarihi nakillere göre, bu işkenceler sonucunda dünyadan ayrılmıştır – fiziki işkenceye dayanamayarak şöyle feryad’u fiğan ediyor: Rabbim! Katında, benim için cennette bir ev yap. Beni Fravun’dan ve yaptıklarından kurtar. Aslında ölmek istiyordu, dünyadan gitmek istiyordu. Onun için beni Firavun’un elinden ve yaptığı zulümden kurtar diye Allah’a dua ediyordu. Oysa ki Hz. Asiye’nin yaşadığı sorun, maruz kaldığı işkence ve acı fizikseldi. Hz. Zeynep gibi birkaç kardeşini, iki oğlunu ve pek çok akraba ve yeğenlerini kaybetmemişti ve gözleri önünde öldürülmemişlerdi. Zeyneb-i Kübra’nın yaşadığı bu ruhsal acıları Hz. Asiye yaşamadı. Bu katmerli musibetlerden sonra Hz. Zeyneb’e ‘Ne gördün?’ diye sorulduğunda, ‘Güzellikten başka bir şey görmedin’ demiştir. Onca musibet ve acıklı olaylar Zeyneb-i Kübra’nın gözünde güzeldir çünkü, Allah’tandır; Allah içindir; O’nun yolunda olmuştur; Kelimetullah’ın yüceltilmesi için yaşanmıştır. Bakınız, bu makam; böyle bir sabrın, hakka ve hakikate böyle bir bağlılığın makamı Kuran’ı Kerim’in Hz. Asiye (s.a) hakkında naklettiği makamdan ne kadar farklıdır. Bu nedenle, Hz. Zeyneb’in adı ve eylemleri günümüzde örnektir ve dünyada kalıcıdır”.

Hz. Zeynep (s.a) hakiki sabrı ve aklaniyeti tarihe ve insanlığa gösterdi

İmam Hamanei, Hz. Zeyneb’i (s.a) gerek kendi çağında gerekse şu anki çağda kadının makamını kendi aklani ve ruhi azameti ile herkesin gözleri önüne seren bir hanımefendi olarak tanımlamakta ve bu hususta şöyle diyor: “Zeyneb-i Kübra (s.a) kadın büyük ruhi ve akli kapasitesini tüm tarihe ve dünyaya gösterebilmiştir ve bu oldukça önemlidir. Hem o çağda hem de şu anki çağda kadın cinsini bir şekilde tahkir etmiş ve etmeye davam eden kimselerin aksine, Zeyneb-i Kübra kadının yüksek mertebesini ve sahip olduğu ruhi, akli ve manevi gücün ihtişamını ortaya koyabilmiştir.” İnkılap Lideri, sözlerinin devamında, kadına aşağılayıcı bakışı Batı ideolojisinin bir getirisi olarak değerlendirmekte ve şu ifadelere yer vermektedir: “Kadının tahkir edildiğini söyledik. Bu bir geçektir. Daha çok da Batılılar kadını tehlikeli bir şekilde tahkir ediyorlar. Zeyneb-i Kübra (s.a), iki şeyi kanıtlamıştır: Birincisi, kadının büyük bir tahammül ve sabır okyanusu olabilmesi; ikincisi, kadının aklaniyet ve tedbirin yüksek bir zirvesi olabilmesi. Bunları Zeyneb-i Kübra pratiği ile göstermiştir. Sadece Küfe ve Şam’daki bir grup insana değil, bütün insanlığa göstermiştir. Yetim çocukları ve yürekleri dağlanmış kadınları toparlayıp bir arada tutmanın ağır sorumluluğu karşısında sabırlı olmak, büyük bir iştir. Onlarca yaslı, zarar görmüş ve dağdar kadın ve çocuğu bir araya toplamayı, tutmayı ve bu zorlu yolculukta yönetmeyi başarmıştır. Bunlar, Hz. Zeyneb’in büyük bir sabır ve metanetle başardığı işlerdir.”

Zeynep (s.a), dünya seçkinlerinin ondan ders alması bir olgudur

 İmam Hamanei, Zeyneb-i Kübra’nın (s.a) dünyanın tüm seçkin insanları için örnek bir şahsiyet olduğunu belirterek şöyle diyor: “Zeyneb-i Kübra (s.a) gibi seçkin ve yüce bir şahsiyet belli bir kesime veya bir gruba ait değildir. O, bütün dünya seçkinlerinin kendisinden ders alması için örnek bir şahsiyettir. Beşeri toplumların tüm büyük şahsiyetleri, tarihi kahramanları, seçkin alimleri ve liderleri ondan ders öğrenmeleri gerekir.”

Zeyneb (s.a) kadının iffetini cihadi izzete dönüştürdü

İmam Hamanei, Hz. Zeyneb’in kadın iffetini cihadi izzete dönüştüren bir hanımefendi olduğunu belirterek, şöyle diyor: “Zeyneb-i Kübra, tarihin en önemli meselelerinden birinde kadının varlığının azametini gösteren tarihin seçkin bir örneğidir. Aşura’da, Kerbela hadisesinde kan kılıca galip geldiyse –ki gerçekten de galip geldi – bu galabede asıl etken Hz. Zeynep olmuştur. Yoksa kan Kerbela’da tamam olup bitti. Askeri hadise, hak güçlerinin görünürde yenilmesiyle birlikte sona erdi. Fakat bu görünürdeki yenilginin daimi bir zafere dönüşmesini sağlayan şey, Zeyneb-i Kübra’nın karakteri ve üstlendiği rol olmuştur. Bu olay, kadının tarihin kıyısında değil, önemli tarihi gelişmelerin merkezinde yer aldığını gösterdi. Kuran da pek çok yerde bu noktayı dile getirmiştir. Ancak söylediklerimiz geçmiş ümmetlerle değil, yakın tarih ile alakalıdır. Canlı ve hissedilen bir hadisedir. İnsan, göz kamaştırıcı ve parıldayan bir ihtişamla arenada beliren Zeyneb-i Kübra’yı gözlemler. Askeri harekatı zahiren galip gelen ve hasımlarını kılıçtan geçirip zafer tahtına oturan düşmanı, kendi güç merkezinde ve riyaset sarayında rezil ve hakir yapan bir eyleme imza atıyor. Düşmanın alnına ebedi utanç damgasını vurarak zaferini başarısızlığa çeviriyor. Zeyneb-i Kübra (s.a), kadının haya ve iffetinin cihadi izzete ve büyük bir cihada dönüşebileceğini kanıtlamıştır.”

İdealist kadın, Hz. Zeyneb’i örnek alır

Dini ve kültürel örneklerden yararlamanın insanın gereksinimlerinden biri olarak değerlendiren İmam Hamanei, Hz. Zeyneb’in (s.a) kadınlar için sahih bir örnek olduğunu ifade ederek şöyle diyor: “Tüm insanlar normal davranışlarında gözlerinin önünde bir olgunun bulunmasına gerek duyar. Müslüman bir kadın, ahlaki ölçüleri, duygusal ve insani kriterleri, kadın olma meselesi –ki ailenin eksenidir -ve  idealist olma meselesini bir arada ele almak ve tüm bunlara İslami açıdan dikkat etmek istiyorsa, bunu gerçekleştirebilmesi için, davranışlarının bütününde göz önünde bulunduracak ve kendisini tabi kılacak  bir modele ve somut bir örneğe ihtiyacı vardır.”

Lükse ve köksüz duygulara eğilim, kadını manevi hedeflerden uzaklaştırır

İnkılap Lideri, kadının lükse, eğlenceye ve gelip geçici arzulara yönelmesini ve asılsız, köksüz duygulara ve her türlü bağımlılığa teslim olmasını, onu manevî hedeflerinden uzaklaştıran örümcek ağına benzeterek, Zeyneb’in (s.a) yolunda yürüyebilmesi için insanın bu bağımlılıklardan kurtulması gerektiğini vurgulamıştır. İranlı kadınların devrim ve savaş sırasındaki rolünü, dünyaya ve lükse bağımlı olmamanın açık bir örneği olarak tanımlamıştır.

İmam Hamanei, Zeyneb-i Kübra’nın (s.a) İslami yaşam tarzı alanındaki bazı özellikleri hakkında örnek vermek suretiyle şunlarını belirtmektedir: “Hz. Zeynep, eş olma, anne olma ve Peygamber ailesinin önde gelen seçkin bir kadını olma rolünü Medine’de en iyi şekilde yerine getirmiştir. Kerbela hadisesinden önce de Medine'deki o asilzadenin şahsiyeti, mümtaz, meşhûr ve seçkin bir şahsiyet olmuştur. Nitekim  Kerbelâ hadisesinden sonra da –Şam ve Kerbela hadiseleri ile ilgili o kısa süre hariç – o asilzadenin rolü, çok belirgin ve mümtaz bir rol olmuştur.”

Tedbir ve tebyin cihadı

Tebyin cihadı da İnkılap Lideri’nin Hz. Zeynep için sıraladığı özelliklerden biridir. “Bu asilzadenin hayatındaki bir diğer önemli nokta da, tebyin cihadını ve anlatı cihadını başlatmış olmasıdır. Düşmanın olayla ilgili anlatısının galip gelmesine izin vermemiştir. Olayla ilgili kendi anlatısını kamuoyuna hakim kılmıştır. Zeyneb-i Kübra’nın Aşura olayıyla ilgili anlatımı bugüne kadar tarihte kaldı. Fakat, o zamanda da Suriye'de, Küfe'de ve Emevi dönemi boyunca etkili olmuş ve Emevi hükümranlığının devrilmesiyle sonuçlanmıştır. Bakınız, bu bir derstir.”

Hz. Zeyneb’in İmam bilinci ve duruma vakıf olması

İmam Hamanei’nin görüşüne göre, Zeyneb-i Kübra’nın değeri ve büyüklüğü, ilahi görev ve basirete dayalı büyük insani ve İslami tutumu ve hareketinden kaynaklanmaktadır ve yaptıkları, kararları ve hareket tarzı ona böyle bir azamet ve büyüklük kazandırmıştır. “Kim böyle bir şey yaparsa, Emirü'l-Mü'minin (a.s) kızı olmasa bile, büyüklük kazanır. Bu büyüklüğün ana kısmı buradan geliyor. Önce durumu tespit edip bilince çıkardı; hem İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela'ya gitmeden önceki durumu, hem Aşura gününün kritik anlarındaki durumu, hem de İmam Hüseyin'in şehadetinden sonraki ölümcül olayların durumu. Her duruma göre bir seçim yaptı. Zeyneb'i bu seçimler inşa etti. Kerbela'ya hareket etmeden önce, fakihlik, yiğitlik, liderlik ve asalet iddiasında bulunan İbn Abbas ve İbn Cafer gibi büyükler ve İslam’ın ilk çağındaki ünlü şahsiyetler şaşkına döndüler ve ne yapacaklarını bilemediler. Ama Zeyneb-i Kübra’nın kafası karışmadı, şaşırmadı ve imamını yalnız bırakmamak için bu yoldan gitmesi gerektiğini anladı ve gitti. Bunun zor bir yol olduğunu anlamadığından değil. Başkalarından daha iyi hissediyordu. O bir kadındı, kocasını ve ailesini bir görev için terk eden bir kadındı ve bu yüzden küçük çocuklarını ve torunlarını da yanına aldı.”

Namahremle mesafeli olmak ve Batı’nın müptezelliğinden uzak durmak

Batı’nın müptezel kültüründen uzak durmak ve yabancılarla arasına mesafe koymak da İnkılap Lideri’nin üzerinde durduğu diğer hususlardan biridir. “ İslam mektebinde kadın ve erkek arasında bir perde ve hicab vardır. Bu, kadınların erkeklerin dünyasından ayrı bir dünyaya sahip olduğu anlamına gelmez.  Toplumda birlikte yaşıyorlar, işyerinde birlikte yaşıyorlar. Her yerde birlikte uğraşırlar, erkekler ve kadınlar sosyal sorunları birlikte çözerler, erkekler ve kadınlar birlikte savaşır ve birlikte yaşarlar, aileyi birlikte yönetir ve çocukları büyütürler. Ancak ev ve aile ortamı dışında hicaba ve başörtüsüne kesinlikle riayet edilir. İslami modellemede ana nokta budur. Bu noktaya riayet edilmezse, bugün Batı'nın maruz kaldığı bayağılığın aynısı yaşanacaktır. Bu noktaya dikkat edilmezse, kadın İslami İran'da görülen değerlere doğru hareket etmede öncülük yapamayacaktır. Batılılar bu noktayı var güçleriyle her yere ve bir şekilde herkese yaymak istiyorlar.

Kadınların modaya, lükse ve şatafata yönelmesi ve erkeklerin karşısında aşırı makyaj ve teşhire yönelmesi bence toplumun ve kadınlarımızın sapkınlığının en büyük etkenlerinden biridir. Buna karşı bayanlar direnmelidir.”

Kadın şahsiyetinin düşüşü için Batı senaryosu

İmam Hamanei, özellikle modernizm çağında Batı'nın senaryolarından biri olarak kadın karakterinin düşüşünü hep gündeme getirmiş ve bu hususta şunları ifade etmiştir: “Batılılar, kadını istedikleri kalıpta şekillendirmek için sürekli moda yaratmaları ve gözleri, kalpleri, akılları bu yüzeysel ve dar görüşlü şeylerle meşgul etmeleri gerekiyor. Bu şeylerle meşgul olan insan ne zaman gerçek değerlere ulaşacak? Ulaşması için zamanı ve mecali yok ki. Kendini erkeklerin ilgisini çekmek için bir araç haline getirmeyi düşünen bir kadın, ne zaman ahlaki arınmışlığı düşünme fırsatı bulacak? Böyle bir şey mümkün mü? Onlar, üçüncü dünya toplumlarının kadınlarının açık fikirli olmasını, idealist olmasını, büyük hedeflerin peşinden gitmesini, eşini ve oğlunu da motive etmesini istemiyorlar. Toplumumuzdaki genç kadınlar, Batı kültür ve düşüncesinin bu çok tehlikeli görünmez kemendini tanımak, bundan kaçınmak ve kadın toplumunu ondan ayırmak ve onları uyarmak için çok dikkatli olmalıdır.”

İslami kültür ve siyasi bilimsel gelişme hisarını korumak

İmam Hamanei, İslam kültürü ile ilmî ve siyasi gelişmenin hisarını korumayı, şehevî ve erotik konulardan uzak durmayı kadının en önemli görevlerinden biri saymakta ve bu hususta şunları tasrih etmektedir: “Siz kadınlar bilin ki, bugün sizler batı dünyasının cahil vaziyetine karşı İslami değerlerin siperlerisiniz. İslam kültürünün bu güçlü hisarını koruyan sizlersiniz. Kadın, İslami eğitim görmeli; bilimde, kültürde, siyasette ve her şeyde eğitim görmeli. Sosyal, ekonomik, siyasi alanda her yere gidip öncü olmalı ama şehevî ve cinsel konularda şunun bunun oyuncağı olmamalı. Söylediğimiz budur.”

Çeviri: Mehmet Gönül -Welayet News 



Yeni yorum ekle