Efrin İşgalinden Erken Seçime

Ct, 23/06/2018 - 22:57

Türkiye Seçimini Yohanan Benhaïm Le Mond dergisinde değerlendirdi

 

Türkiye siyaset uzmanlığıyla tanılan Benhaim, Türkyedeki erken seçimin Erdoğna hükümetinin Efrin ve Kuzey Suriyedeki operasyonlarıyla bağlantısını yorumladı.

Soru: 18 Nisan günü Erdoğan, Efrini ele geçirimesinin ardından erken seçimi gündemleştirdi. Acaba Türk devletinin Kuzey Suriyeye müdahle etmesiyle ülkedeki iç sorunların bir bağlantısı mı var ?

Benhaim: AKP hükümetinin Efrine saldırsı, Kuzey Suriye’ye askeri müdhale operasyonunun devamında gelişti. Daha önce ‘Fırat Kalkanı’ operasyonuyla AKP hükümeti Suriyeye dolaysız askeri müdahalelere başlamıştı. Bu operasyonların hedefi Kürdistan İşci Partisiyle organik bağı olan Demokratik Suriye Güçlerini Fıratın doğusuna itmek içindi. Hem Fırat Kalkanı hem Efrine müdahle artı Türkiyenin Güneydoğusunda 2015 yılında askeri baskılar, bir hedef doğrultusundaydı. Efrin operasyonu başlatığında, erken seçim konuşuluyordu ama Efrin ele geçirilmesinin hemen ardından erken seçimi ilan etmeleri, AKP hükümetinin artık Efrinin ilerisine gidemeyeceğini görmesinden kaynaklanıyor.

Efrinin Güneydoğunuda Rus güçlerinin varlığı Türk güçlerinin ilerlemesini engelliyordu. Doğuda, Menbicte Amerikan güçleri olması da bir başka engelldi. Bundan Dolayı Erdoğan için en doğru zaman bir zaferin ardından hemen erken seçimin tarihini belirtmekti. Efrin operasyonu Erdoğan için büyük şansdı, çünkü hem aşırı milliyetci olan MHP ile ve hem orduyla ilişkisini pekiştirmeye yaramıştı. MHP 2015 yılından beri Erdoğanın partisine destek veriyordu ama bu operasyonun sonuncunda bir çok general de Erdoğanın tarafına geçmiş oldu.

Bir diğer fırsat ise bu operasyon AKP hükümetinin muhalifleri bastırma ve sustruma için güçlü bir gerekçe haline dönüşmesiydi. Efrine müdahleyi eleştiren her kes Türkiyenin ‘öz savunma hakkını’ saymadığından ceza aldı. Bu operasyon başlar başlamaz tüm medyada milliyetci söylemler tavan yaptı ve hiç bir muhalif sese tahammül gösterilmedi. Devlet, Erdoğan ve ordu aynı tarafda yer aldılar.

  • Bu durumda seçim sahasına  Erdoğan bir savaş komutanı simasıyla mı çıkacak?

H: Savaş Erdoğan için büyük bir fırsattı. 15 yıllık hükümetini tehdit eden tehlikelere karşı savaş panzehirdi. Savaş ekonomideki çöküşü örtpas etmek içindi. Erdoğan, askeri kıyafetle halkın huzuruna çıkıp çok eski yıllardaki savaşları misal Mustafa Kemalin 1919-1922 yılları arasındaki verdiği istiklal savaşlarını hatırlatarak bir kahramanlık hülyası peşine düştü.

  • Suriye ve Türkiye topraklarında Kürtlere karşı açılan savaş, Türkiye halkını gerçekten ikiye mi böldü? Bu bölünme seçime nasıl yansıyacak?

H: 2000 yılından bu yana Kürt illerinde iki ses duyuluyor. Kürt halkının özgürlüğünü talep edenler HDP çevresinde toplanırken muhafazakar Kürtler AKP’ye yandaş oluyor. 2015-16 yıllarında Kürt illerinde başlayan başkaldırılar sonuncunda HDP oy kaybetti. Türk güvenlik güçleri en şiddetli biçimde başkaldırıları bastırdı. Muhalif bir kaç şehir Türk güvenlik güçleri tarafından viraneye çevirildi. Binlerce direnişci Kürt genci tutuklandı. HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılıp bazıları hapise atıldı. HDP’nin halk tarafından seçilen Belediye başkanları görevlerinden alındı ve AKP Kürt şehirlerine kayyum atadı. Erdoğan, HDP’yi yalnızlaştırma planı bir yere kadar tuttu. Hiç bir muhalif parti başta CHP olamk üzere HDP’ye yanaşmak istemedi ve onlarsız ittifak kurdular. Ama seçimde HDP’nin oyu sonucu belirteyeceğinden dolayı bu son günlerde Muharrem İncenin HDP’ye yanaşması görünüyor ve ya okullarda Kürtce ders verilmesine yana olduğunu söylüyor. Seçim ikinci tura kaldığında Kürt halkının oyu çok daha önemli hale gelecek.

  • Neden tekrar Kürtlerle savaş politikasına geri dönüldü?

H: Suriye krizi başladığında Türkiye Kürt hareketiyle birlikte iş yapacağını düşündü. Ama Esad güçleri 2012 yılında Suriyenin Kuzeyinden çekilince o bölgenin güvenliği ve kontrolu Kürtlerin eline geçti. Türkiye 2012 yılında Kürt hareketi ve Öcalanla müzakere yollarını aramaya başladı. Ama daha sonraki gelişmeler neticesinde Ankarayı bir korku sardı. HDP 2015 yılında ciddi bir oy alıp AKP’nin iktidarını tehlikye atmıştı. Ayrıca Kuzey Suriyede Kürtler özerklik modelini başarıyla hayata geçirmişlerdi ve bu Türkiyenin Doğu ve Güney Doğusu için bir örnek olabilirdi. Ayrıca AKP hükümeti Amerikanın YPG ile çalışmasından rahatsız oldu, çünkü ilk defa Amerika kendi Nato müttefiği olan Türkiye devletinin düşmanı bir hareketi açıkca destekliyordu.

  • Türkiyenin Kuzey Suriyeye müdahalesiyle kendi topraklarında Kürtlerle yaşadığı sorunlar birlikte ele alınmalı diyorsunuz?

H: Türk devleti gözüyle bakarsak, bu devlet bir düşmanla hem içerde hem Suriyede savaşıyor. Türkiyenin gözünde Demokratik Suriye Güçleriyle Kürdisan İşci Partisi aynı yapı ve örgütlerdir. AKP hükümeti hem içerde ve hem Suriyede özel bir güvenlik şirektiyle çalıştı. Sadat şirketi ki Türkiye güvenlik ve istihabrat sistemi içersinde karanlık bir röl üstlenmiş durumunda. Bu şirektin kurusucu Adnan Tanrıverdi bir eski genereal. Tanrıverdi daha önce islami görüşlerinden dolayı ordudan atılmıştı. Bugün ise Erdoğanın en önemli müşavirlerinden biri.

  • Acaba Türkiye Suriye torpkalarının bir bölümünü kendi topraklarına katma hedefini mi güdüyor?

H: Nihayetinde türkiye Suriye topraklarının bir bölümünü kendi denetimi altında tutmayı istiyor. Bu coğrafi denetim, Türk hükümetinin diplomatik müzakerelerde elini güçlendirecek. Ankara ayrıca ele geçirdiği toprakları ülkesine göç eden Suriyelileri yerleştirmeyi planlıyor. Bu göçmenelir kendi bayrağı altında eğitip donatmak peşinde. Ve Elebtte en önemlisi Kürt hareketini ve tüm bileşenlerini ortadan kaldırmayı hedefliyor.

 

Kaynak: Le Monde

Welayet News



Yeni yorum ekle