Yemen-Suriye Savaşının Ortak Yönleri

Çar, 22/12/2021 - 06:49

El-Meyadin kanalı, Suriye-Yemen savaşının sonuçlarının benzerlikler taşıdığını ve bunun, bu savaşların perde arkasındaki bazı ülkelerin Yemen ve Suriye halkına diz çöktürmeye ve politikalarını onlara dayatmaya çalıştığını gösterdiğini açıkladı.

Welayet News  - Yemen ve Suriye'deki mevcut durum incelendiğinde, bu durumun faillerinin politikalarını hayata geçirmek için aynı hedefler peşinde koştukları görülmektedir.

El-Meyadin haber sitesi kısa süre önce bir haberinde bu konuyu ele aldı ve haberine şu ifadelerle başladı: 

“Suriye ve Yemen'in pek çok ortak noktası var çünkü savaşın failleri ve destekçileri ya da sonuçları olmak üzere iki ülkeye karşı çıkan savaşı birbirine çok benzer kılan detaylar var. Arap ülkeleri 2011'de Suriye ile karşı karşıya geldiler ve bu ülkeyi yok etmeye yönelik bir planın yanında durdular. Bu komplo 2015 yılında Yemen'e karşı tekrarlandı ve bu iki savaşın sonucu, iki ülkenin milyonlarca vatandaşının ekonomisinin ve altyapısının yok edilmesi ve halkın evsiz kalması ve  zorla yerlerinden edilmesi ve petrol hırsızlığı ve kaçakçılığı oldu.’

Suriye ve Yemen ekonomisinin planlı olarak yıkımı

Suriye Sanayi Odası Başkanı Fars el-Şahabi, daha önce bir makalesinde savaş sonrasında bu ülke endüstrisine verilen zarar hakkında açıklamalarda bulunmuştu. Fars el-Şahabi bu konuda şunları söyledi: ‘Halep'teki 66 bin tesis dahil olmak üzere Suriye’nin 133 bin sanayi ve el sanatları tesisi hasar gördü. El-Lirmun ve Şakif’te olduğu gibi, hırsızlıktan sonra sanayi bölgeleri tamamen yıkıldı. Çünkü bahsedilen iki bölge yağmalandıktan sonra üretim hatlarının çoğu Türkiye'ye kaçırıldı.

Suriye'de olduğu gibi Yemen'de de ekonominin tahribatı organize edildi. Yemen'in Şam Büyükelçisi Abdullah Sabri daha önce şunları söylemişti: ‘Yemen'e yönelik işgal savaşı, en kötü ve en kirli savaşlardan biriydi. Çünkü Suudi-Amerikan işgalcileri ülke ekonomisini kapsamlı ve planlı bir şekilde kasten yok ettiler. Öyle ki, hava saldırılarında, enerji santralleri, fabrikalar, yollar, okullar, hastaneler ve iletişim merkezleri gibi bu ülkenin çeşitli yerlerinde altyapıyı hedef aldılar.’

El-Meyadin haberine şöyle devam etti: ‘Bu eylemlerle eş zamanlı olarak Suudi koalisyonu Yemen halkını aç bırakma ve onlara diz çöktürme doğrultusunda hava ve deniz ablukası uyguladı. Bu eylem Yemen'deki ekonomik ve insani krizi daha da kötüleştirdi. Öyle ki Birleşmiş Milletler, bu ülkedeki durumu dünyanın en kötü insani felaketi olarak nitelendirdi. Tüm bunlara rağmen bu koalisyon ulusal ekonomiyi hedef aldı. Dört yıl önce olduğu gibi Merkez Bankası San’a'dan Aden'e taşındı. Bu adım, önemli ölçüde kısıtlanmış gelir akışını engelledi ve hükümeti bugüne kadar çalışanlara ödeme yapamaz hale getirdi. Sonuç olarak Yemenlilerin çoğunu yoksulluk ve açlık sınırı altında bıraktı.’

Yemen ve Suriye'ye yönelik organize saldırılar

 

Yemenli yazar ve askeri araştırmacı Abdülgani Ali el-Zübeydi şunları söyledi: ‘Suriye, Arap dünyasının atan kalbidir ve başta Filistin davası olmak üzere Arap ülkeleriyle ilgili birçok konuda önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, Suriye'nin işgali sadece sebepsiz bir eylem değil, aynı zamanda birçok yabancı ülke tarafından tamamen planlanmış ve hesaplanmış bir eylemdir. Bu ülkeler Suriye toplumunun belirli bir kesimine yönelik komplosunda on binlerce yabancı tekfirci teröristi devrim iddiası bahanesiyle suiistimal etmiştir.’

Yemenli bu araştırmacı ayrıca ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Şam ziyaretine atıfta bulundu ve şunları belirtti: “Eski ABD Dışişleri Bakanı, Şam ziyareti ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşmesi sırasında onu tehdit etti ve Suriye’nin, Filistinli grupları topraklarından çıkarmadığı, İran'la ittifakını sonlandırmadığı, Lübnan Hizbullah hareketini ve Filistin, Irak ve Lübnan direniş gruplarını desteklemekten vazgeçmediği ve ABD'nin “barış" planını onaylamadığı sürece, Washington'un düşmanlarından biri olmaya devam edeceği konusunda tehdit etti.

Powell Şam'da pek hoşlanmadığı bir cevap duydu. Bu uyarıyı, o dönemde Şam’a giden bir Arap yetkili 2012'de Beşşar Esad’a tekrarladı. Bu Arap yetkili Beşşar Esad'a Suriye'deki ayaklanmaları durdurmak da dâhil olmak üzere birçok teşvik teklif etti. Ancak bu Arap yetkili de aynı cevabı duydu.”

El-Meyadin kanalı haberinin devamında şu ifadelerde bulundu: ‘Ortadoğu değişim planının savunucuları, Suriye'nin vekalet savaşı ve tekfirci teröristlerin kullanılması yoluyla yok edilmesinin, Filistinli grupları, Washington’u doğrudan Suriye ile savaşa girme zahmetine sokmadan dağıtacağına ve zayıflatacağına inanıyor.

Yemen'de uygulanan planın mahiyeti, Suriye'de uygulanan plandan farklı değildi. Özellikle Yemenliler, büyük ölçüde Suudi rejimiyle bağlantılı bir rejime karşı bir devrim başlattı. Suudi Arabistan ve daha sonra ABD ve Siyonist rejim, Yemen'de Arap ülkelerinin sorunları konusunda bir direniş sistemi kurulmasının kendileri için çok tehlikeli olacağını burada anladılar.

Bu nedenle, Riyad her zaman Yemen halkının devrim planını canlı canlı gömmeye ve Arabistan yarım adasında herhangi bir direniş planı olasılığını yok etmeye çalışıyordu.’

Yemen ve Suriye petrolünün çalınması

 

El-Meyadin haberinin devamında şunları kaydetti: ‘ABD, "Suriye Demokratik Güçleri" olarak bilinen Kürt milisler de dâhil olmak üzere kendine bağlı kuvvetleri aracılığıyla Suriye'den petrol çalmaya çalıştı. Bu nedenle, kendine bağlı paralı askerlerinin yardımıyla Suriye'nin doğusundaki petrol sahalarını kontrol altına aldı ve bu ülkenin petrolünü bir gecede Türkiye'nin Reyhanlı bölgesine taşıdı ve bu petrolün bir kısmını ihraç etti ve diğer kısmını Türkiye içinde sattı.

Suriye'den yağmalanan petrolün yüzde doksanı ABD işgali altındaki bölgelerdeydi. Bu petrol, terör örgütü IŞİD'in de güçlerini finanse etmek için Amerika’nın kontrolünde kullandığı petroldür.

Yemen'in Şam Büyükelçisi Abdullah Sabri de şunları söyledi: ‘İşgalciler ve paralı askerler, Yemen petrolünü öyle bir hedef aldılar ki, savaşın başlangıcından bu yana Marib eyaletinden Şabva, Hadramut ve Aden eyaletlerine kadar petrolün üretildiği, rafine edildiği ve başka ülkelere ihraç edildiği bölgelerin kontrolünü ele geçirdiler. Ayrıca petrol zengini Marib eyaletini korumak için işgalcilerin çırpınması da bunu doğrulamaktadır.’

Arap ülkelerinin Yemen ve Suriye'ye dönüşü

El-Meyadin kanalı, haberinin “Arap ülkelerinin Suriye ve Yemen’e dönüşü” başlıklı bir başka bölümünde şunları yazdı: ‘Son zamanlarda Katar hariç, Arap ülkelerinin çoğunluğunun rızasıyla bazı Arap ülkelerinin Suriye'nin Arap Birliği'ne dönmesi yönündeki talebini duyduk.

Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü konusuna ek olarak Şam, son aylarda BAE Dışişleri Bakanı'nın Suriye'yi ziyareti ve Katar’da düzenlenen Arap Uluslar Kupası yarışmalarında Suriye bayrağının yükselmesi ve Suriye milli marşının çalınması de dahil olmak üzere birçok önemli olaya tanık oldu.’

El-Meyadin kanalı aynı zamanda bazı Arap ülkelerinin Şam'daki büyükelçiliklerinin yeniden açılmasına da değindi ve şu ifadelerde bulundu: ‘Bu ülkelerin geri kalanı da en kısa zamanda Suriye’ye dönmeye hazırlanıyor.’

Yemen ile ilgili olarak, San’a'nın Suriye Büyükelçisi Sabri, Yemen'in Arap ülkelerinin dönüşünü memnuniyetle karşıladığını belirterek, bunu direniş için bir zafer olarak nitelendirdi.

Yemen Büyükelçisi aynı zamanda şu ifadelerde bulundu: ‘Yemen'in koalisyona üye ülkelerle ilişkilerinin normale dönmesinden bahsetmek için biraz erken. Çünkü Yemen'e yönelik saldırı ve kuşatma devam ediyor ve bu ülkeye yönelik askeri gerilim sekizinci yılına girmek üzeredir.’



Yeni yorum ekle