Amerika’nın Tüm Seçenekleri!

Pa, 19/12/2021 - 19:43

İslam Cumhuriyeti'nin seçenekleri karşısında Amerikalılar ve Avrupalıların tüm seçeneklerini masaya yatırması doğaldır ancak önemli olan bu seçeneklerin ne kadar etkili olduğudur.

Welayet News - Yaptırımları nötralize edip kaldırmak için İslam Cumhuriyeti bütün seçeneklerini eş zamanlı olarak devreye sokarken Amerika’nın seçeneklerinden hiçbiri Biden’ın yaptırımları lağvetme amacıyla İran’la teamül yolunu gündemine aldığını göstermiyor. İslam Cumhuriyeti ile çatışmayı sürdürmek için tüm Amerika seçenekleri şunlardır:

1- Şu anda Amerika’nın ana seçeneği geçici anlaşmaya varmak için çalışmaktır ancak İran açısından artık bir anlaşma söz konusu değil ve müzakere sadece bir önceki anlaşmanın gerçekleşmesi içindir. Bu senaryoda da amaç, “tetik mekanizması”nı uygulamak için Bercam’a geri dönme yönünde yaptırımların görünürde ve kağıt üstünde kaldırılmasını teşvik etmek ve "snapback" olarak bilinen BM yaptırımlarını uygulamaktır; Washington Free Beacon gazetesinin, Kongre’yi bilgilendirmeden Biden hükümetinin İran'a yönelik yaptırımları gizlice kaldırmak adı altında Biden'in Kongre ile danışıklı dövüşünden söz edip kendi deyimiyle ifşa etmesi gibi! Böylece Robert Mali'nin "İran'ın ABD'nin ticari ortağı ve dostumuz olmasını istiyoruz"! şeklindeki aldatıcı iddiasında olduğu gibi halkın ve yetkililerin zihinlerini iyimser kılıp ülkenin ekonomik sorunlarını iç kamuoyunda Bercam’a endekslemeyi sürdürecekler.

2- Mevcut seçenek, denenmiş olan yaptırımlardır. Ancak Biden’ın da Trump'ın yaptırımlarından daha şiddetli ve daha kapsamlı bir yaptırımı kalmamıştır. Çünkü çok taraflı veya tek taraflı ve uluslararası her türlü ticari-ekonomik yaptırımları uyguladılar, ancak ne İran milletini hedeflerinden alıkoydu, ne İslam Cumhuriyeti'ni devirmedi ne de İran'ın davranışını değiştirebildiler. Suudi El-Arabiyye televizyon kanalının vurgulağı gibi, "Hiç kimse İran'ın Trump'ın yaptırımlarına direnebileceğini ve onlara direndikten sonra Biden ile müzakerelerde daha fazla güce sahip olacağını hayal etmemişti".

3- Diğer bir seçenek de, İran'ı Washington-Pekin ihtilafından ayırma çabasıyla eş zamanlı olarak Çin'e İran'dan petrol ithalatını durdurması için baskı yapmaktır. Ancak stratejik anlaşmalar ve 2015'e kıyasla Çin'in İran ile ilişkilerinin güçlenmesi göz önüne alındığında, iki taraf siyasi-ekonomik ve güvenlik-askeri ilişkilerden faydalandığı için Pekin'in Tahran'a baskı yapmak için hiçbir gerekçesi bulunmuyor.

4- Mümkün olan maksimum eylem, sabotaj amaçlı siber operasyonlar gerçekleştirmektir. Ki bu seçenek de Amerikalılar ve İsraillilerin siyasi-askeri ve medya maliyetlerini hızlı ve güçlü bir tepkiyle artırmak için İran'ın elini bölgede –şimdi de açık olsa da – daha da açacaktır. Nitekim son aylarda İslam Cumhuriyeti'nin hızlı tepkisi, bu seçeneği onlar için çok daha kadük ve daha maliyetli hale getirdi. Öyle ki Amerikalılar ve İsrailliler, İran'ın Natanz'daki hava savunma gücünü test etmekten suistifade ederek medyada kullanmaya çalıştıktan sonra bile, Suriye'deki El-Tanaf üssünde bir kez daha tokadı yediler.

5- Yurt içi protestoları ve isyanları desteklemek de Amerika’nın başka bir seçeneğidir. Baba Bush’un döneminde Tahran'ın bir hafta sürecek fethi vaadinden Clinton’ın 1999 fitnesine, oğul Bush’un evhamından  2009 Obama fitnesi ve Trump'ın sıcak yaz fitnesine kadar Amerikan başkanları 40 yıldır Tahran'da olmanın özlemiyle yatıp kalkıyor ama bu arzuyu ya mezara götürdüler ya da götüreceklerdir.

6- Askeri seçeneğe gelince, önce basit bir soru: Afganistan, Suriye ve Irak'ta mağlup olan bir Amerika, İsrail için başka bir savaşa girebilir mi, o da İran'la?! Sadece İsrail'in değil, bölgede ABD ve Biden'ın da sonunu getireceğini bildikleri bir savaşa girebilecekler mi?

Bu nasıl bir askeri seçenektir ki, Amerikan endüstrisinin gururu Global Hawk insansız hava aracı İran Hava Kuvvetleri'nin güçlü savunması tarafından düşürülürken, İsrail gemileri Umman Denizi'nde ve ABD üsleri Aynül Esed ve Tanf’de hedef alınırken ve İran kuvvetleri, 85 süper kahraman savaşçısı taşıyan Nimitz uçak gemisinin varlığına rağmen, ABD tarafından kaçırılan petrol tankerini geri alırken bile Amerika tek bir kurşun dahi atamadı?! Buna ek olarak, ABD’nin gelişmiş ScanEagle tipi insansız hava aracı da geçen hafta Yemen'deki direniş grupları tarafından düşürüldü. Pentagon askeri uzmanlarına göre, sadece iki İran füze üssü birkaç saat içinde Fars Körfezi'ndeki tüm ABD üslerini hedef almak için yeterli. Dolayısıyla, Amerikan tarihinin en radikal politikacıları olan George W. Bush, John Bolton ve Donald Trump, İran'a karşı askeri harekata girmeye cesaret edemediler ise, Biden yönetimi de kesinlikle böyle bir cürette bulunamaz. İsrail de eğer gücü olsaydı, Gazze Şeridi'ni, Hamas'ı ve İslami Cihad'ı mağlup ederdi ve Lübnan'daki 33 günlük savaştaki demir kubbesi bu rejimin askeri-politik olarak itibarsızlığına yol açmazdı. Siyonistler herkesten daha iyi biliyorlar, İran'ın balistik füzeleri İsrail hava kuvvetlerini nasıl etkisiz hale getirdi ve Gazze füzeleri nereden geldi?! Ve Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad'ın cephanelerinde depolanan nokta atışı füzelerin henüz kullanılmadığını da gayet iyi biliyorlar. Bizzat Siyonistlerin yaptığı tahmine göre, herhangi bir aptallığın ilk anında, İran'ın kendisi tarafından değil, sadece direniş grupları tarafından Tel Aviv'e 2500'den fazla füze ateşlenecek! Ayrıca Fordo nükleer tesisi dağın kalbinde yer alıyor ve dünyanın hiçbir bir atom bombası bile ona ulaşamaz! İran'ın yeraltı füze şehirleri de henüz tam olarak ortaya çıkmadı! Dolayısıyla tüm iddiaları blöf ve içi boş laflardan başka bir şey değildir. İlginç olan şu ki, hem Amerikalılar hem de Siyonistler, İslam Cumhuriyeti'ne karşı her türlü aptallıktan aşırı derecede korkuyorlar, ancak medyalarında Amerikalılar İran'ı İsrail'den ve Siyonistlerden, İran'ı ABD'den korkutuyorlar ve hiçbiri de çıkıp “Biz harekete geçeceğiz” demeye cüret edemiyor!

7- Biden'in imajını ve prestijini korumak için geriye kalan tek seçenek, Siyonist rejimin İslam Cumhuriyeti'ne karşı ortalığı velveleye vermesidir ki hırlamaktan başka bir şey değildir”! Çünkü tam tersi bir sonuç vermiştir. Bölge ülkelerinin İslam Cumhuriyeti ile daha fazla yakınlaşmasına tanık olurken, Siyonistlerin İran’dan korkutmalarının amacı İran'ın bölgedeki etkisini azaltmaktır! Amerikalılarla Avrupalıların içine düştükleri çaresizliğin zirvesi, bezenmiş görünümlerinden vazgeçip tüm medya organlarının görülmemiş bir hamleyle Rusya ve Çin'in sözcülüğüne soyunduklarında ortaya çıktı! Siyonistler yalan olduğu açık olan bir açıklamayla, Moskova ve Pekin'in de İran'ın tekliflerinden hayal kırıklığına uğradıklarını iddia ettiler ve sisince, Tahran için güvenilir müttefik olamayacaklarını demeye getirdiler! Oysa iki ülkenin temsilcileri görüşmelerde hazır bulundu ve bir sözcüye ihtiyaç duymadılar ve sonra hemen bu manipülasyonları  "bariz bir abartı" olarak nitelendirdiler. Rusya'nın Viyana büyükelçisi de "İran'ın önerileri tamamen Bercam ile uyumlu ve Trump döneminin kötü deneyiminden kaçınmak için Tahran'ın garanti talebi dikkate alınmalıdır" diye tweet attı. Sanal ortamda bir söyleşiye katılan Putin ise Biden'a "Bercam’ın önceden kararlaştırıldığı gibi uygulanması gerektiğini" hatırlattı. Önemli olan nokta, Putin'in de Biden'den NATO tehdidine ilişkin "garanti" istemesi! Dolayısıyla İran'a karşı manipülasyonların ironisi, Viyana görüşmelerinde yer almayan Siyonist rejim yetkililerinin katılan heyetlerden daha fazla yorum – fodulluk olarak oukuyun –yapasıdır.  Buna göre, Viyana müzakerelerinin yedinci turunun arifesinde, şimdi sekizinci turda olan bu rejimin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı'nın ziyaretinin ardından, sıra bu kez Amerika’ya gidip İran’a karşı manipülasyonlar yapmak için Siyonist rejimin Genelkurmay Başkanı ve Savaş Bakanı'na gelmiş durumda.

8- Önceden de öngörülen diğer bir seçenek, Amerikalıların senaryolarını Demokratlar veya Cumhuriyetçilerin hakim olmasına uygun aleni veya gayri aleni çatışmaya göre ve içerdeki Batı yanlısı akımın en az 4 yıl ve kesinlik önümüzdeki 8 yıl boyunca yeniden iş başına gelmesi için açıktan ve gizliden desteklenmesi ve sabretme politikası temelinde senaryolarını izlemek olacaktır. Ancak önceki hükümetin Şah Hüseyin Sultan’nınkine (Safevilerin son sultanı) benzeyen skandal performansına bakılırsa, İran milletinin artık onların bir kez daha geri gelme fırsatını hiçbir koşulda kendilerine vermesi pek mümkün gözükmüyor.

9- Biden'ın son seçeneği ise "zor bir karar"dır. Tüm bu iddia edilen seçeneklere rağmen, İran kendi seçeneklerine yaslanarak 29 Kasım'da Viyana'da Amerikalıların Avrupalıların dilinden söylediklerini dinlemek için bir teklifte bulunmadı. Ancak Batılıların iyi niyetle müzakerelere girmediği sonucuna vardı ve sonuç olarak tekliflerini son günde yaptı. Önemli olan nokta, şu anda manipülasyon yapan Amerikalıların, Hasan Ruhani hükümetiyle doğrulama ve garanti konusunda daha önceki müzakerelerde ve taslaklarda bir sonuca varmış olmalarıdır. Bu nedenle Biden ve Batılı taraflar artık İran'ın önerilerine şeffaf ve aleni bir şekilde yanıt vermeli ve Bercam'daki yükümlülüklerini yerine getirmek isteyip istemediklerini ve Bercam'ı bir daha ihlal etmemeyi taahhüt edip etmediklerini netleştirmeli. Elbette İran'ın eli boş değil, doludur ve "doğrulama", "garantiler" ve "tazminat" içeren “karar” adı altındaki üçüncü belge ortaya konulacaktır.

 

Keyhan /Dr.Muhammed Hüseyin Muhterem

Çev: Mehmet Gönül - Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle