Vahdet Haftası’nın hedef noktası; yeni İslam medeniyeti

Per, 21/10/2021 - 15:44

Son yüzyıllarda çeşitli nedenlerle mezheplerin yakınlaşması ve İslam dünyasının birliği konusu, (ister Şii ister Sünni olsun) büyük İslam alimlerinin öne çıkan önceliklerinden biri olmuştur. 

Welayet News  - Son yüzyıllarda çeşitli nedenlerle mezheplerin yakınlaşması ve İslam dünyasının birliği konusu, (ister Şii ister Sünni olsun) büyük İslam alimlerinin öne çıkan önceliklerinden biri olmuştur. Bu nedenlerin başlıcalarından şunları zikretmek mümkün:

1-  İslam dünyasında şiddet yanlısı ve tefrikacı düşüncelerin ortaya çıkışı; İbni Teymiyye, Vahhabilik vs.

2- İslam ülkelerindeki Müslüman milletler arasında kültürel ve etnik çeşitlilikten kaynaklanan çatışmalar.

3- Başta İngiltere olmak üzere sulta sisteminin, İslam dünyasını bölmek ve Şii ve Sünni mezhep farklılıklarını Şiiler ile Sünniler arasında şiddete, nefrete, kindarlığa, savaşa ve katliama dönüştürmeye yönelik aralıksız çabaları. Ki bu çabalar, mezhebi çekişmelerin ve savaşların tırmanmasına ve asli düşmandan, Batılı hegemonlarla sömürgecilerden gafil kalınmasına yol açmıştır.

4- İngiltere tarafından (tüm Müslüman ülkelerde) yaratılan jeopolitik, mezhebi, etnik, kabilevi ve sınır ihtilafları nedeniyle tüm İslam ülkelerinin karşı karşıya gelmesi.

5- Batılı sömürgeciler ve yağmacılar tarafından İslam topraklarının ve ülkelerinin işgali ve Müslümanların mezhebi çatışma ve savaşlarla oyalanması.

6- İslam ülkelerinde sulta sistemine teslim olmaları nedeniyle bekalarını mezhebi ihtilafların tırmanışında gören diktatörlerin ve hain liderlerin varlığı.

7- Batılı sömürgecilerin İslam dünyasının birliğini ve uyanışını engelleme, kanserli Siyonist rejim tömürünü  İslam dünyasının kalbinde oluşturması da dahil olmak üzere yağma ve sömürgeleştirmeyi güvenceye alma planları.  

Bu temelde, İslam devrimi öncesinde son yüzyıllarda ümmet-i vahidenin (tek ümmet) oluşması ve İslam mezhepleri arasındaki yakınlaşma ve İslam dünyasının birliği meselesi, İslam dünyasında Ayetullah Burucerdi, Şeyh Mahmud Şeltut, Şeyh Selim, Seyyid Şerefuddin ve Seyyid Cemaleddin Esedabadi gibi  feraset ve basiret sahibi bazı alimlerin kaygısı olmuştur. İslam dünyasının birliğini yüksek sesle dile getiren büyük şahsiyetlerden İmam Humeyni'nin de beyanatında, yazılı eserlerinde, fıkhi görüşleri ve pratik hayatında Müslüman taife ve milletlerin ittihadının zaruretine ilişkin göze çarpan pek çok vurgu vardır. İmam Humeyni (r.a), İslam İnkılabı ve İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra, İslam dünyasının birlik meselesini Müslümanların en önemli kaygısı olarak yenilikçi ve özgün bir şekilde İslami sistemin gündemine yerleştirdi.

İran İslam Cumhuriyeti, İslam Devrimi'nin beş aşamalı sürecinin mühendisliği çerçevesinde ve yeniden büyük İslam medeniyetini kurma yolunda, saha önlemleri ve "Daru't-Takrib", "İslam İşbirliği Örgütü" gibi gerekli yapıların yanı sıra, stratejik bir eylem olarak Vahdet Haftası’nı ve operasyonel bir girişim olarak da Dünya Kudüs Günü’nü önerdi. Bu iki öneri kısa sürede Müslüman milletler tarafından memnuniyetle karşılandı ve hızla Müslüman milletlerin canlı geleneği ve kültürü haline gelerek Batılı sömürgecilerin uykusunu kaçırdı.

İslam Cumhuriyeti'nin Vahdet Haftası'na bakışı, stratejik bir bakış açısıdır ve İslam medeniyetinin yeniden oluşması için gerekli ve temel ön koşullardan biridir. Ancak düşmanı tanımadan, direniş cephesini oluşturup Batılı sömürgecilerle ve Batı’nın İslam dünyasındaki kanserli tömürü Siyonist rejimle mücadelede pratik adımlar atmadan İslam mezhepleri arasında birliği sağlama çabası sembolik, ebter ve verimsiz bir girişim olacaktır. Batı'nın İslam dünyasının kalbinde Siyonist rejime çılgınca ve akılsızca destek vermesi, İslam dünyasının birliğinin ve yeni bir İslam medeniyetinin oluşumunun  pratik yöntem ve tedbirleri alınmadan mümkün olmayacağına dair hiçbir şüphe bırakmamaktadır. Bu nedenle İran İslam Cumhuriyeti, yeni İslam medeniyetinin bir diğer gerekliliği ve ön koşulu olarak Dünya Kudüs Günü’nü ve Vahdet Haftası’nı önermiş ve yeni İslam medeniyetinin zirvesine ulaşmak için, İslam’ın iki kanadı gibi olan bu iki etkinliğin özenle düzenlemesinin takipçisi olmuştur.

İslam Cumhuriyeti’ne göre, İslam dünyası, biri Müslüman ülkelerin içinden ve diğeri İslam dünyasının dışından, Batılı sömürgeci eşkiya tarafından kaynaklanan iki büyük tehlike ile karşı karşıyadır. İslam dünyası, bünyedeki zaaflarla ve Batılı düşmanların kışkırtma, yönlendirme, destek ve yönetimiyle bölücü eğilimlere, terör ve kanlı olaylara gebe iken, dıştan ise İbrani, Batı, Vahhabi kötülük ekseninden kaynaklı  binlerce desise ve enva-i çeşit entrikayla karşı karşıyadır. Bu nedenle İslam dünyasının eylemleri çift yönlü olmalıdır; bir yandan iç cehaletle mücadele edip İslam dünyası kargaşa ve tefrikaya karşı seferber edilmeli, diğer yandan direniş ekseninin mevzisinde Müslüman iradesinin namlusu düşmanlara çevrilmelidir. Vahdet Haftası, İslam dünyasını tefrikaya, sahte kutuplaşmalara karşı harekete geçirmeyi ve İslam milletlerini mezhebi ortaklıklar temelinde birleştirmeyi amaçlarken, Dünya Kudüs Günü de düşmanın komplolarını ve uğursuz planlarını İslam dünyasının sınırlarının gerisinden boşa çıkarmayı amaçlamaktadır. Milyonlarca Nijeryalı ve dünyanın her yerinden (farklı dinlerden ve mezheplerden) insanların Erbain yürüyüşünde yer alması İslam dünyasında Vahdet Haftası kutlamalarının bereket ve semerelerinden biridir. Vahdet Haftası'nın kutlanması sayesinde Müslümanların kalpleri yumuşamış ve birbirine daha da yakınlaşmış, Dünya Kudüs Günü'nün kutlanması sayesinde ise İslam Dünyasının Uyanış Hareketi şekillenmiş ve Müslümanlar iç ihtilaflardan kaçınarak ve dış düşmanlara karşı kedilerini donatarak müttehit ve tek ses olmuştur.

Vahdet Haftası'nın mübtekiri ve düşmanların entrikalarına, desiselerine karşı mücadelenin öncüsü olarak İran İslam Cumhuriyeti, geçtiğimiz on yıllar boyunca hiçbir pratik çabayı ve eylemi ihmal etmemiş, bu yolda ağır bedeller de ödemiş ve diğer Müslüman milletlerin şehitlerinin yanında Rabbimizin kudsi sahatine büyük şehitler takdim etmiştir.  

İran İslam Cumhuriyeti, onur kitabının altın yaprakları olarak şehit komutan Şüşteri ve Muhammed Zade gibi onlarca şehidini Müslümanların birliğinin yeniden ihyası ve güçlendirilmesi için adamış ve Kudüs'ü gasp edenlere karşı savaşta ve Batılı yağmacılara karşı mücadelede, Şehit Hüceci'den Şehit Süleymani'ye kadar yüzlerce ünlü ve büyük şehidi Hak Teala’nın mahzerine takdim etmiştir. Ve düşmanların komplolarının zelil edeci şekilde boşa çıkarılacağı ve sahte Siyonist rejimin yıkılması konusunda tereddüt etmeden, yeni ve büyük İslam medeniyetinin doruklarına doğru yürümeye devam ediyor. Bugün, vahdet şehitlerinin ve direniş ekseni şehitlerinin kanı sayesinde İslam milletlerinin birlik çığlığı dünyanın her yerine ulaşmış ve İslam dünyasının sınırlarının ötesine geçerek bütün özgür milletleri dünyanın kanını emenlere karşı mücadele bayrağı altında toplanıp birleşmeye çağırmaktadır.

Javan Gazetesi / Abdullah Mutevelliyan

Çev.: Mehmet Gönül  - Welayet News 



Yeni yorum ekle