Erdoğan partiyi kurmadan önce icazet almak için Pensilvanya’ya gitti

Pt, 28/05/2018 - 07:31

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 'Erdoğan partiyi kurmadan önce icazet almak için Pensilvanya’ya gitti mi? Ben kiminle gittiğini biliyorum. Cumhurbaşkanı olmadan açıklayamam, o kişiye zarar veremem' dedi.

Welayet News - CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçim öncesi gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hürriyet'ten İpek Özbey'in sorularını yanıtlayan İnce, 'Kırklareli’de belediye, miting alanı ve tarihi cami yan yana. Miting bitti, belediyeye çıktık üzerimizdeki gömleği değiştirdik. Abdestimizi aldık, yandaki camiye cuma namazına gittik. İçeri girerken vatandaşın biri kulağıma eğildi, 'Biz Ak Partiliyiz. Dün iddiaya girdik, mitingin tam Cuma saatinde bitiyordu, CHP cumhurbaşkanı adayı cumaya gelmez diye düşündük' dedi. Onları yanılttığımı, oylarını bana vereceklerini söylediler. Ama onların oyunu almak için gitmedim ki cumaya, 15 yaşından beri gidiyorum" dedi.

İnce'nin bazı sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Adaylık sürecinde muhafazakâr isimler telaffuz edilince CHP’li bir kısım seçmenin İYİ Parti’ye kaydığı iddia edildi. Hata mıydı bu isimleri tartışmak? 

Kayacaktı. Bunu sayın genel başkan ve parti yöneticileri de gördü. Evet; sadece CHP’lilerin oyu yetmez. Bir büyük şemsiye, uzlaşma lazım. Bu uzlaşmanın içinde muhafazakârlar, ülkücüler, sosyalistler, Kürtler, Aleviler, merkez sağdakiler olacak. Büyük uzlaşmayı insanları kandırarak yapmayacaksınız. “Bu benim partimin evladı ama seninle de barışacak, uzlaşacak, birlikte yönetecek” iddiasını ortaya koymak lazım. Bu uzlaşmayı sağlarsa partinin evlatları sağlar, transferlerle bunu denemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Çatı aday formülü birinci turda doğru değildir. Çatıyı kuracaksa halk kurar, siz kurarsanız o çatı çöker, millet kurarsa sağlam olur. 

Fransız AFP ajansı şu yorumu yaptı: “İnce, CHP’nin yıllardır destek bulamadığı kesimlerle köprüler kurmaya başladı”… Partinin bu tür bir sıkıntısı var mıydı? 

Çook. 

Köprüler kurmakta zorlanmanın nedeni neydi?

Belki söylemde, belki de eylemde hata vardı. Ben içimden geldiği gibi davranıyorum. Bazen çevremdeki danışmanları da dinlemiyorum. Osmaniye’ye giderken bir çiftçi gördüm. Saman balyalıyordu, ortalık toz içindeydi. Otobüs şoförüne “Bir dakika dur” dedim, indim. Traktör kullanmayı da biliyorum. Fotoğrafı gördüyseniz fark etmişsinizdir, orada ben çiftçiye sarılmamışım, çiftçi bana sarılmış. Sarılırken de “Helal olsun, seni destekliyorum” diyor. Bisiklete binme meselesi de öyle oldu. Çocuklar getirdi, bindim. Kendiliğinden oluyor, onun için köprü kurabiliyoruz. Ama Kırklareli’de bir olay oldu, buna üzüldüm. 

Paylaşır mısınız bizimle?

Kırklareli’de belediye, miting alanı ve tarihi cami yan yana. Miting bitti, belediyeye çıktık üzerimizdeki gömleği değiştirdik. Abdestimizi aldık, yandaki camiye cuma namazına gittik. İçeri girerken vatandaşın biri kulağıma eğildi, “Biz Ak Partiliyiz. Dün iddiaya girdik, mitingin tam Cuma saatinde bitiyordu, CHP cumhurbaşkanı adayı cumaya gelmez diye düşündük” dedi. Onları yanılttığımı, oylarını bana vereceklerini söylediler. Ama onların oyunu almak için gitmedim ki cumaya, 15 yaşından beri gidiyorum. 

Her cuma… 

Tabii. Kaçırdığım enderdir.  

Neden böyle bir algı var, hiç sorguladınız mı?
Bilmiyorum ki; üniversite yıllarında da böyleydim ben. Sol grubun içindeydim, lakabım ‘hacı’ydı. Kendime göre değerlerim var. Bunları kimseyle tartışmam, sorgulatmam. Kimin, ne düşündüğü umurumda değil. Nasıl yaşamak istiyorsam, öyle yaşıyorum. Bu 15 yaşımdan beri yaptığım bir şey, seçim için ya da göstermelik değil. Çocukluk arkadaşlarım, ailem, herkes bilir. Kendime göre inançlarım var, abdestsiz sokağa çıkmışlığım yoktur. Hiçbir mitingime Ayet-el Kürsi okumadan başlamam. Bunlar benim inançlarım, isteyen beğenir isteyen beğenmez. 

Seçildikten sonra parlamenter sisteme dönüşte kararlı mısınız?

Hemen değil. Onarım sürecini tamamlayacağız. Yargıyı düzeltip, aksaklıkları gidereceğiz. Bunları yapmadan teknik olarak isteseniz de dönemezsiniz. 

“Ben gelince dolar düşecek”, “ben gelince hukuk sistemi düzelecek” iddianız var. İyi de nasıl olacak? 

AKP öyle kanunlar çıkardı, o kadar çok yetki verdi ki, iyi niyetle kullanıldığında bozması gibi düzeltmesi de kolay olacak. Bir kere para güvenli bir liman ister. Biz mahkemelerimizin güvenli olduğunu önce milletimize anlatacağız. Millet buna inanınca Amerikalı da İngiliz de Türkiye’ye güven duyacak ve gerisi gelecek. Ekonomik kurullara liyakatli insanlar atayacağız. Başörtülü, başörtüsüz, sağcı, solcu buna bakmayacağız. İdeolojik saplantılarımız olmayacak. Bunlardan uzak duracağız. Güvenilir bir yatırım ortamı kuracağız. İsraftan vazgeçeceğiz, millete kemer sık demeyeceğiz, devlet kendisi kemer sıkacak. 

Mesela… Milletvekili maaşları da düşürülecek mi?

Gazeteciler bu popülist laflara bayılıyor ama şunu söylemek istiyorum. Şu odanın içinde bir kesme şekerin kapladığı yeri bile kaplamaz milletvekili maaşları. Milletvekillerine hiç maaş vermeseniz okyanus kenarında bir çay bardağı su kadardır. Derdimiz popülizm değil, sorunu çözmek. 

Sizinle birlikte bir çözüm süreci daha başlar mı?

Benim için tartışma yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, milletten gizli Dolmabahçe ya da Oslo değildir. Çözüm yeri halkın gözünün önüdür, televizyonlardır. TRT’nin zaten bir işe yaradığı yok. TRT kanallarından birini bu işe ayırabiliriz. Tartışalım, kırmızıçizgi yok, herkes eteğindekini döksün. Kimse birbirine kızmasın, ötekileştirmesin. Kürt vatandaşlarımızla terör mafyasını birbirine karıştırmayalım. Kürt sorunu bir demokratikleşme sorunudur, kültürel, ekonomik bir sorundur. Ama aynı zamanda bir siyasi ahlak sorunudur. Politikacılar bunu hep kötüye kullandılar. Diyarbakır’a gidip, Kürtlerin hoşuna gidecek laflar ettiler, Trabzon’a Edirne’ye gidip milliyetçi söylemlerde bulundular. 

Yakında siz de Diyarbakır’a gideceksiniz… Orada ne diyeceksiniz?

Hakkari’de ne konuştuysam Rize’de onu konuştum. Diyarbakır’a gittiğimde Sayın Demirtaş’ın evine de uğrayacağım. Ziyaretine gittiğimde benden böyle bir isteği oldu. “Diyarbakır’a gidecek misin” dedi, “Gideceğim” dedim. “Gittiğinde evime de uğrar mısın, çocuklarıma, eşime selam söyler misin” dedi, “Tabii memnuniyetle” dedim, eşimle birlikte gideceğiz. 

İş ikinci tura kalırsa Kürt seçmen size oy verir mi? 

Ben birinci turda kazanacağım. Öyle bir şey olursa, neden vermesinler. Bir sıkıntı görmüyorum. 

Ya kazanamazsanız? 

Yok kazanacağım, ben bunu görüyorum. Sloganım; “Allah’ın izni, milletin isteğiyle bu iş olacak…”

Suriye konusunda ne yapacaksınız? 

Toprak bütünlüğü korunmalıdır. Suriye’ye yeni bir anayasa lazımdır. Suriye içinde ve dışında yaşayanların tümünün katıldığı BM gözetiminde bir seçim gereklidir. Bu yapı kurulduğunda Türkiye’de yaşayan Suriyeliler güle oynaya memleketlerine gidecektir. 

Esad kırmızıçizgi. Sizin için de öyle mi?

Benim ne özel bir sempatim ne özel bir antipatim var. Devlet yönetiminde küsmek olmaz. Türkiye’yi yöneten birinin kişisel duygularıyla hareket etme hakkı yoktur. 

Ya Avrupa Birliği? 

Onlara şunu anlatacağız: Benim ülkemde AB karşıtları var mı? Var. Sizde Türkiye karşıtları var mı, var. Biz Türkiye’de AB karşıtlarına teslim olmuyorsak siz de kendi ülkenizde Türkiye karşıtlarına teslim olmayın. Siz tek dinli bir yapı mısınız yoksa seküler bir yapı mı? Seküler bir yapıysanız bize ihtiyacınız var. Genç nüfus bizde… ABD ile rekabet etmenizin tek yolu ARGE… ARGE’yi de genç nüfus yapar. Genç nüfus nerede; Türkiye’de… Tabii genç nüfus derken, eğitimli bir genç nüfustan bahsediyorum. Maalesef Türkiye’nin genç nüfusu eğitimsiz. Bizim yapmamız gereken eğitmek. 

Bir örnek verirseniz… 

Güney Kore. 1980’de Türkiye ile Güney Kore’nin milli geliri 2 bin dolar. Birbirimize eşitiz. 1996’da Asya kriziyle birlikte Güney Kore iflas ediyor. Devlet beş büyük şirketi çağırıyor. “Birbirinizle rekabetten vazgeçin. Gücünüzü birleştirin. Size ARGE desteği vereceğim ve sermaye katkısı sağlayacağım” diyor. Şimdi bu beş şirketin toplam ihracatı 250 milyar dolar. Bunu neyle yapıyor Güney Kore? Eğitimli mühendisleri var. Demek ki biz yatırımımızı çocuklarımıza yapacağız, onları iyi eğiteceğiz. Türkiye’nin eğitim ortalaması bir yıl artarsa, Gayri Safi Milli Hasılamız yüzde 10 artıyor. 

 



Yeni yorum ekle