Nasır Kandil: ABD’nin İran'dan yakıt ithaline ilişkin tehditleri Lübnan egemenliğini ihlal ediyor

Per, 23/09/2021 - 15:06

Önde gelen Lübnanlı analist Nasır Kandil, ülkesindeki bazı çevrelerin İran'dan yakıt ithalatına ilişkin tutumunu eleştirdiği bir makalede, ABD'yi tüm Lübnan meseleleri üzerinde iradesini egemen kılan işgalci bir ülke olarak nitelendirdi.

Welayet News  - Al Binaa gazetesi editörü ve önde gelen Arap analist Nasır Kandil, İran'dan Lübnan'a yapılan akaryakıt ithalatına iç ve dış tepkiler üzerine yazdığı bir makalede, şöyle diyor:

Lübnan'ın yeni Başbakanı Necib Mikati'nin, "İran yakıt konvoylarının Suriye'den Lübnan'a geçişi hükümet prosedürleri olmadan yapıldı ve Lübnan egemenliğinin ihlali anlamına geliyor" şeklindeki açıklamaları, mal taşıyan kervanlar konusunda egemenlik kavramı hakkında hukuki açıdan ve uluslararası standartlara göre bir takım sorular gündeme getiriyor. Çünkü direnişin hükümet prosedürlerine bağlılığından vazgeçmediği siyasi olarak açık, ancak ABD yaptırımlarının önü almak için İran yakıt konvoylarının Lübnan'a gelişiyle hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranmaya çalışan ise hükümettir.

Aslında Necib Mikati'nin Lübnan egemenliğinin ihlal edildiğine ilişkin sözleri siyasi bir saik üzerine kuruluydu ve İran'ın Lübnan'a akaryakıt ithalatının Lübnan hükümetinden ayrı yapıldığını açıklaması, ABD yaptırımlarını önleme amacıyla yapılan ve incelenip analiz edilmesini gereken bir açıklamadır.

İlk soru şu; İran'la ticareti her türlü şekilde yasaklayan uluslararası yaptırımlardan bahsetmediğimiz sürece, ABD'nin İran'dan yakıt ithal etmesi durumunda Lübnan'a yönelik yaptırımlarının ne tür bir yasal gerekçesi bulunuyor? Bu sorunun cevabı Lahey Antlaşması'nın işgal kavramına ilişkin paragrafında yer almaktadır: Başka bir ülke kendi iradesini bir ülkeye dayatmak isterse bu işgal anlamına gelir ve egemenliğin ihlali olarak kabul edilir. Bir ülkenin iç işlerinde dış bir iradenin hakimiyeti ve bu ülkede yönetimin yönünü değiştirmeye müdahale etmesi işgal anlamı taşır ve hukuka aykırıdır.

Dolayısıyla şu soru öne çıkıyor: ABD yaptırımlarından korkma durumu olmasaydı Lübnan hükümeti İran yakıt konvoylarının gelişini yine de Lübnan egemenliğinin ihlali olarak görür müydü? Ya da; bir ülkeden temel ihtiyaç maddelerinin ithali nasıl egemenlik ihlali olarak yorumlanabilir?

Bu izahlarla birlikte, Lübnan'ın içişlerine musallat olmaya çalışan ve Lübnan hükümetinin kararlarını etkileyenin ABD olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Lübnan hükümeti, İran yakıtının Suriye üzerinden ithalatını gerçekten engellemek isteyecek olursa, bu durumda devletle ilgili bir karar mı vermiş oluyor yoksa ABD iradesinin gölgesi bu kararın üzerinde olacak mı?

Bu aşamada, ABD'nin Lübnan'ın egemenlik kararı üzerindeki tasallutu, açıkça işgal olarak yorumlanabilir; çünkü Amerika Birleşik Devletleri, kendisine ait olmayan topraklarda, devletin yasal otoritelerinden kaynaklanmayan güç ve yasaların imal edilmesini devlete dayatmaktadır. Bu hususta dikkate almamız gereken önemli soru şudur: Lübnan hükümeti ve bağımsız kurumları, Amerikalıların bu işgalciliğinin önüne geçilmesi ve Lübnan'ın ondan kurtuluşu için gerekeni şimdiye kadar yaptılar mı yoksa teslim olup acizliklerini mi ilan edecekler?

Bütün bunların uluslararası hukukta yasal bir gerekçe var mı? ABD işgali burada meşru mu ve resmen tanınacak mı? İşgalcilere ve yabancı güçlerin iradesine karşı duran direniş, gayri meşru mudur?

Silahlı direniş, işgalci taraf olan ülkenin bir ülkeye askeri iradesini dayatmaya çalıştığında ancak etkili olur. Ancak Amerika gibi bir ülkenin Lübnan'da kendi taleplerini dayatmaya ve ticaret ve geçiş koşullarını belirlemeye çalıştığı bir ortamda, bu iradeyi ve tasallutu kırmak da karşılıklı bir eylemi gerektiriyor. Silahlı direniş tartışması burada gündeme gelmez; belki, hükümetin egemenlik hakkını kullanmaktan ve dış güçlerin ülke üzerindeki egemenliğini önlemekten imtina ettiği bir durumda, halk adına –nasıl ki askeri saldırı sırasında düşmana karşı ülkeyi savunuyorsa – burada da halka ve ülkeye destek vermek direnişin meşru hakkıdır.

Hukuki egemenlik kavramına göre, bir ülkenin egemenliğini ihlal eden kişi, o ülkenin iç görevlileri yerine kendisini o ülkenin yasalarını belirleme yetkisine sahip gören kimsedir ve yasal tanımlara göre işgalci olarak kabul edilir. Oysa ki direniş, hükümetin gıyabında ve dikkatsizliği sırasında işgalciliğe ve yabancı iradeye karşı harekete geçmekle ilgilenir.

Lübnan'a kendi yasalarını egemenlik kurallarına ve hükümet yasalarına aykırı olarak dayatan ABD'dir. Onun için aslında direniş, egemenliğin kullanılmasında ve işgale karşı mücadelede hukuken halkın temsilcisidir.

Welayet News 



Yeni yorum ekle