Türkiye ve Mısır Ankara'da masaya oturdu: Gündem yoğun

Çar, 08/09/2021 - 13:27

7-8 Eylül tarihlerinde programlanan Türkiye - Mısır ikinci tur görüşmelerinin resmi gündemi diplomatik ilişkilerin eski seviyesine döndürülmesi olsa da masada çok sayıda pazarlık maddesi var.

Welayet News  - Türkiye ile Mısır arasında normalleşme sürecinin ikinci tur görüşmeleri 7-8 Eylül tarihlerine programlanmıştı. İlki Mayıs’ta Kahire’de gerçekleşen görüşmelerin bu seferki adresi Ankara. Resmi gündem diplomatik ilişkilerin eski seviyesine döndürülmesi olsa da Doğu Akdeniz, Libya, Müslüman Kardeşler gibi konuşulması beklenen pek çok hassas başlıkla ilgili tartışmalar sürüyor.

Müslüman Kardeşler sorunu

Mısır’da 2013’te askeri bir darbe ile Müslüman Kardeşlerin iktidardan indirilmesinden beri Türkiye’nin Mısır’la gerilimli bir ilişkisinin olduğu biliniyor. Bölgeye ABD’nin yanı sıra bölgesel güçlerin müdahale girişimlerini içeren 2011 sözde Arap Baharı eylemleri Mısır’da AKP’yle ilişkisi olan Müslüman Kardeşleri iktidara taşımıştı. AKP, Mısır’da gelişmelerin istediği rotadan çıkması üzerine darbe lideri Sisi iktidarı karşısındaki Müslüman Kardeşler mensuplarına ev sahipliği yapmaya başlamıştı. 2013 yılından itibaren iki ülke arasındaki ilişkiler elçilik seviyesinden maslahatgüzarlık seviyesine indirilmişti. Şimdiki görüşmelerde elçilikleri yeniden açılması konusunda karşılıklı nabız yoklanacak ancak bunun için bazı düğümlerin çözülmesi gerekiyor.

Bölgesel nüfuz rekabeti

AKP, Mısır’ın iç dengelerine dönük siyasi hesapların ötesinde bölgesel nüfuz konularında Mısır’la çatışma yaşıyordu. Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama işinde ülkeler arası münhasır ekonomik bölge rekabeti devreye girmişti. Libya iç savaşında Türkiye’nin desteklediği Trablus hükümetiyle yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşması, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yanı sıra Mısır’la ilişkileri germişti. Doğu Akdeniz’e kıyısı olan Türkiye hariç neredeyse tüm ülkeleri kapsayan East Med Forumu karşısında Türkiye yalnızlaşmış durumdaydı. Mısır’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ve Yunanistan’la savunma anlaşmaları yaparak ilişkilerini stratejik bir düzeye yükseltmesi de AKP dış politikasını sıkıştırmıştı.

Libya’da iç savaşını sonlandıran çözüm süreci üzerine iki karşıt tarafa hamilik yapan Türkiye ile Mısır arasında örtük bir diyalog başladı ve diyalog dış işleri bakanlıkları düzeyinde görüşmelere evrildi. Diyalogda, özellikle bölgede Müslüman Kardeşlerin başka sahalarda da geri çekilmesi göz önüne alındığında AKP’nin bu harekete dayalı bölgesel siyasi nüfuz çabalarından vaz mı geçtiği, bunun karşılığında da Doğu Akdeniz gaz pastasından daha fazla pay kapmak için restleşmeyi bırakıp uzlaşmacı bir yönelime mi girdiği sorgulanmaya başladı.

Ne var ki, Türkiye'deki hükümetin yalnızca ekonomik güdülerle hareket ettiğini veya siyasal yatırımlarını Müslüman Kardeşlere endeksli yaptığını söylemek doğru olmaz. Sınır ötesi nüfuz ağlarını korurken bunun doğurduğu bölgesel gerilimleri ekonomik pazarlıklarda kullanma tarzı bilinen AKP’nin hiçbir hamlesi onu dış politikada mutlak bir başarı veya başarısızlığa götürmüyor. İsrail’le yıllardır sürdürdüğü ilişki bunun bir göstergesi. Mısır’la yaşanan gerilimde de ana muhalefetin AKP’yi Sisi yönetimiyle görüşmeye zorlamasının en fazla bir “akıl hocalığı” etkisi olduğu söylenebilir. O yüzden bölgede siyasal İslam karşıtı ve Amerikancı yönüyle Sisi ile açık restleşmeden Erdoğan’ın çark etmesine bir siyasi taviz veya ekonomik hamle olarak büyük anlamlar yüklememek gerekiyor. Daha ziyade bunu zorlayan koşullara bakmakta fayda var.

ABD'nin isteği

Bir kere ABD’nin bölgede daha uyumlu müttefikler aradığı görülüyor. Libya iç savaşında Müslüman Kardeşler bağlantısı bilinen Trablus hükümetine karşı Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), Rusya ile Mısır’ı aynı safta buluşturmuştu. Ancak Rusya’nın Doğu Akdeniz’de stratejik bir konum ve gaz piyasasında bir pay kapmasını önlemek isteyen ABD, Türkiye-Mısır arasında uyuma ihtiyaç duyuyor. Al Araby’nin başvurduğu Mısır kaynakları bunu öne çıkarırken Libya başta olmak üzere bölgesel güç dengelerinde “laik” kanadı destekleyen Fransa’nın benzer nedenlerle uzlaşı beklentisi içinde olduğunu vurguluyorlar. Keza UMH hükümetini destekleyen diğer başlıca Arap devleti olan Birleşik Arap Emirlikleri’yle Türkiye’nin tazelenen diplomasisinin de Mısır’la ikinci tur görüşmeleri teşvik ettiği söyleniyor. Karşılığında ise Tunus’ta Cumhurbaşkanı’nın Müslüman Kardeşlerci En-Nahda’yı köşeye sıkıştıran müdahalesine karşı AKP’nin düşük profilli tepkisi tabloya ekleniyor.

Böyle bakınca karşılıklı uzlaşma için çok emarelerin belirmiş görünmesi, Mısır’la pazarlığı yürütülecek başlıkların gözden kaçmasına sebep olmamalı. Bahar aylarında başlayan normalleşme sürecinde AKP, Mısırlı Müslüman Kardeşlere desteğini Türkiye’den yaptıkları yayınlarını engelleyerek resmen sonlandırmış gibi oldu; ancak bu grup bilindiği kadarıyla Türkiye’den tasfiye edilmedi. Libya ihtilafında, Mısır’ın kendi kırmızı çizgisi olarak ortaya koyduğu yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi konusunda Türkiye bir yandan sevk ettiği paralı askerleri Suriye’ye geri gönderirken diğer yandan askeri güç olarak ülkede kalıcı olmanın yollarını arıyor. Doğu Akdeniz’deki gaz arayışları konusunda ise görüşmeler öncesi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Biz hakkımızı hiçbir şekilde yedirmeyiz” dediği hatırlanıyor. Buna karşılık Mısır’ın da boş durmayıp 4 Eylül'de Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Anastasiadis’i Kahire'de ağırlaması ve savunma, enerji gibi alanlarda daha derin işbirliği yapacağını açıklaması el yükseltmeye kararlı olduğunu gösteriyor.

Kaynak: habersol



Yeni yorum ekle