AMERİKALI KADINDAN MÜSLÜMAN KADINLARA MEKTUP: KANDIRILMAYIN VE ONURLU KALIN

Per, 18/03/2021 - 22:35

“Siz Müslüman kadınların baskı altında olduğu konusunda biz batılı kadınların beyni yıkandı. Ama aslında baskı altında olan bizleriz. Bizi bizden bezdiren modanın kölesiyiz, vücudumuz ve kilomuz konusunda takıntılı olmuşuz ve düşünsel açıdan gelişmemiş erkeklerin ilgisine dilenci olmuşuz adeta... ve içten içe kandırıldığımızın farkındayız.”

Welayet News - Eğer “kadın” meselesi konusunda doğru düzgün düşünmek istiyorsak öncelikle batı tarafından sıkça kullanılan klişe kalıp ve sözleri tamamen bir kenara bırakmalıyız. Batılılar kadını yanlış anladılar, yanlış davrandılar ve bu yanlış ve sapkın anlayış ve uygulamalarını dünyaya dayatıyorlar.  ( İslam inkılabı Rehberi Seyyid Ali Hamanei) 

“Batılı kadın mutsuz ve pişmandır, fakat mutluymuş gibi davranmak zorundadır.”

Batı kadının şahsiyeti yağmalanıp çiğnenmiştir ve içinden kurtuluş yolunun olmadığı bir zulmün esiri olmuştur. Amerikalı kadın yazar ve gazeteci Johanna Francis'in çok açık bir şekilde ifade ettiği bir zulüm.

Bu Hristiyan kadın, birkaç yıl önce işgalci siyonist rejimin bomba yağmuru altındaki Lübnan kadınlarına bir mektup yazar. Mektupta, Müslüman kadınların haya ve asaletinden çok etkilendiğini ifade edip Batı kadınlarının gördüğü büyük zulmü göz önüne sererek, Müslüman kadınlardan batının onlar için hazırladığı tuzağa düşmemelerini ister ve Batı kadınını taklit etmek yerine kendi haya ve asaletlerini korumalarını ister.

Bu batılı yazar, mektubunun bir yerinde şunu ifade etmektedir: “ Siz Müslüman kadınların baskı altında olduğu konusunda biz batılı kadınların beyni yıkandı. Ama aslında baskı altında olan bizleriz. Bizi bizden bezdiren modanın kölesiyiz, vücudumuz ve kilomuz konusunda takıntılı olmuşuz ve düşünsel açıdan gelişmemiş erkeklerin ilgisine dilenci olmuşuz adeta... ve içten içe kandırıldığımızın farkındayız.”

Yazımızın devamında mektubun tam metnine yer verilmiştir.

Bu mektupta bazı meseleler, uygun olmayan bir üslup ile ifade edildiği için o kısımları silmek istedim (Bazı meselelerin böyle açık açık konuşulması hoşuma gitmediği için) fakat mektubun metnine müdahale ve değişiklik yapmak istemediğim için istemeye istemeye tam metne yazımda yer verdim.

Amerikalı gazeteci ve yazar Joanna Francis'in Lübnan’ın Müslüman kadınlarına yazdığı mektup:

İsrail’in Lübnan’a saldırısı ve Siyonizm’in sözde “terör ile mücadelesi” ile beraber İslam dünyası, her amerikan evinde ilgi odağı oldu.

Lübnan’ın başına gelen katliamı, ölümü ve yıkımı görüyorum ama gördüğüm başka bir şey var; siz.

Sizi görüyorum. Neredeyse gördüğüm her kadının kucağında ağlayan bir bebek veya yanında birkaç çocuk olduğunu farkediyorum. Mütevazi giyimlerine rağmen güzelliklerinin inci gibi parladığını görüyorum. Fakat fark ettiğim sadece dış güzellik değil. İçimde garip bir şey hissediyorum; onları kıskanıyorum.

Ortak düşmanımızın saldırısı altında acı çeken Lübnan halkının çektiği acıları görmek beni çok kötü hissettiriyor. Sizin gücünüze, güzelliğinize, alçak gönüllülüğünüze ve en çok da mutluluğunuza hayran olmamak elde değil. Evet, garip. Kulağa tuhaf gelse de bomba yağmuru altında olmanıza rağmen bizden daha mutlu görünüyorsunuz. Çünkü sizler doğal olan kadın hayatını yaşıyorsunuz. Zamanın başlangıcından beri kadınların yaşadığı gibi. Aynı düşman tarafından bombalandığımız 1960 ‘lara kadar batıda da kadının yaşadığı gibi. Tek fark, bizim gerçek mermi ve bombalarla değil, kurnazca hileler ve ahlaki yozlaştırmalar ile bombalanmamız. Savaş uçakları ve Amerikan malı tanklar yerine Hollywood ile günaha saptırarak bombaladılar bizi. Ülkelerinizin altyapısını bombaladıktan sonra sizi de bu şekilde bombalamak isteyeceklerdir. Bunun sizin de başınıza gelmesini istemem. Bizim gibi siz de aşağılanmış hissedeceksiniz.

Bu şeytani saldırılardan ciddi zararlar görüp geçirmiş olan bizleri iyi dinlerseniz bu bombardımandan kurtulabilirsiniz. Çünkü Hollywood'dan çıkan her şey bir yalandan, gerçeğin çarpıtılmasından ve üçkağıttan ibaret. Toplumların ahlak yapısını zehir dolu planlarıyla yok etmek istedikleri için evlilik dışı ilişkiyi zararsız bir eğlence olarak gösterirler. Yalvarırım onların zehrini içmeyin! Çünkü bir kez tadına baktıktan sonra artık panzehiri yoktur. Kısmen iyileşebilseniz de asla eskisi gibi olamazsınız. Zehrin verdiği zararı düzeltip iyileşmeye çalışmaktansa kökten zehre bulaşmamak daha iyidir. Biz amerikan kadınını yanlış bir şekilde mutluymuşuz gibi, fahişe gibi giyinmekten gurur duyuyormuşuz gibi ve ailelerimiz olmadan yaşamaktan memnunmuşuz gibi gösteren eğlenceli film ve müzik  videolarıyla sizi kandırmaya çalışacaklardır. Çoğumuz mutlu değiliz. Milyonlarcamız anti-depresan haplar kullanıyor, işinden nefret ediyor ve bizi sevdiğini söylemesine rağmen bizi kullanıp atan erkekler için geceleri ağlıyor. Onlar ailelerinizi yok etmek istiyor ve bunun için sizden daha az çocuk yapmanızı isteyeceklerdir. Bunu, evliliği kölelik gibi, anneliği bir lanet gibi, iffet ve saflığı eskiden kalma modası geçmiş kalıplar gibi göstermeye çalışarak yapacaklardır. Onlar sizin kendinizi değersizleştirip imanınızı kaybetmenizi istiyor. Onlar, Havva'yı elma ile kandıran yılan gibiler, o elmayı ısırmayın.

ÖZ SAYGI

Sizi, İncil’de bahsi geçen mücevherler, saf altınlar ve “değerli inciler” gibi görüyorum. (Matta 13:45). Tüm kadınlar değerli inciler gibidir fakat bazılarımız, saflığımız ve değerimiz konusunda şüpheye düşürüldük. İsa'nın dediği gibi; “Kutsal olanı köpeklere vermeyin, incilerinizi de domuzların önüne sermeyin, onları ayakları altında çiğneyip sonra da sizi parçalamasınlar diye". (Matta 7:6)

Bizim incilerimiz paha biçilmezdir ama onlar bizi incilerimizin değersiz olduğuna ikna ederler. İnanın ki; bir kadın için, aynaya bakıp saflık, iffet, masumiyet ve kendine karşı duyduğu öz saygıyı görmenin yerini hiçbir şey dolduramaz. Batının lağımlarından çıkan moda, en değerli varlığınızın sizin cinselliğiniz olduğuna sizi ikna etmek için tasarlanmıştır. Halbuki sizin kıyafetleriniz ve örtüleriniz, batı modasının size dayatmaya çalıştığı kıyafetlerden çok daha cezbedicidir. Çünkü sizi bir gizem olarak saklayıp kendinize karşı duyduğunuz saygı ve özgüveni ortaya çıkarıyor. Bir kadının cinselliği, onu hak etmeyen gözlerden saklanmalıdır çünkü sizinle evlenmek isteyecek kadar sizi sevip saygı duyan bir erkeğe hediyenizdir. Hem erkekleriniz hala cesur savaşçılar olduğu için, sizin sunabileceğinizin en iyisini hak ediyorlar. Bizim erkeklerimiz artık iffeti umursamıyor bile. Onlar paha biçilmez incileri görmüyorlar bile. Onun yerine parlak sahte elmasları tercih edip inci gibi kadınları terk ediyorlar.

Sizin en değerli varlığınız, sizin iç güzelliğiniz, masumluğunuz ve sizi siz yapan her şeydir. Fakat bazı Müslüman kadınların, örtünürken bile (saçlarının bir kısmı görünecek şekilde) sınırları zorlayıp olabildiğince batılı gibi olmaya çalıştığını fark ettim. Erdemlerini kaybettiği için pişman olan veya pişman olacak olan kadınları neden taklit ediyorsunuz ki? Bu kaybın telafisi yoktur. Sizler kusursuz birer elmas gibisiniz. Sizi kandırıp sahte elmasa çevirmelerine izin vermeyin. Çünkü moda dergilerinde ve batı televizyonlarında gördüğünüz her şey bir yalandan ibaret. Bunlar şeytanın tuzağıdır ve sadece aptalların kanacağı sahte altınlardır.

BİR KADININ KALBİ

Size küçük bir sır vereyim; olur da merak ettiyseniz; evlilik öncesi ilişki o kadar da matah bir şey değil. Biz bedenlerimizi aşık olduğumuz erkeklere verdik. Büyürken televizyonda gördüğümüz gibi böylece bizi sevip evlenmek isteyeceklerini sanıyorduk. Fakat evliliğin verdiği güven olmadan ve sevdiğimiz erkeğin her daim bizimle kalıp kalmayacağını tam olarak bilemeden bunun bir tadı yok. İşin kötü tarafı bunların hepsinin boşuna olması. İşin sonunda gözyaşları içinde ortada kalıyorsun. Bir kadın olarak söylediklerimi zaten bildiğine inanıyorum. Çünkü sadece bir kadın, başka bir kadının kalbinden geçenleri tam olarak anlayabilir.

Hepimiz birbirimize benziyoruz aslında. Irkımızın, dinimizin ve ulusal aidiyetimizin önemi yok. Bir kadının kalbi nerede olursa olsun aynıdır. Biz, sevgi besleriz, severiz. En iyi yaptığımız şey budur. Biz ailelerimizi besleyip terbiye ederiz. Sevdiğimiz erkeğe huzur ve güç veririz. Fakat biz Amerikan kadınları, kariyer sahibiysek, içinde yalnız yaşadığımız bir evimiz varsa ve önümüze gelene sevgimizi harcama özgürlüğümüz varsa ancak tam olarak mutlu olabileceğimize inandırıldık, kandırıldık. Bu özgürlük değildir. Bu aşk da değildir. Bir kadının yüreği ve bedeni, ancak evliliğin güven dolu limanında, sevecek kadar güven bulabilir. Bu limandan daha azına razı olmayın. İnanın ki buna değmez. Hoşunuza bile gitmeyecek ve ardından kendinizi daha az seveceksiniz sonra da o sizi terk edecek.

KENDİNDEN ÖDÜN VERME

Hiçbir şey uğruna günah işlemeye değmez. Değeceğini sandığında, her zaman kandırır seni. Şerefimi ve haysiyetimi geri kazansam da  bu, asla şerefimin ve namusumun kirlenmemiş olduğu halimin yerini tutmaz. Siz Müslüman kadınların baskı altında olduğu konusunda biz batılı kadınların beyni yıkandı. Ama aslında baskı altında olan bizleriz. Bizi bizden bezdiren modanın kölesiyiz, vücudumuz ve kilomuz konusunda takıntılı olmuşuz ve düşünsel açıdan gelişmemiş erkeklerin ilgisine dilenci olmuşuz adeta... ve içten içe kandırıldığımızın farkındayız. Bazılarımız itiraf etmese de içten içe sizi kıskanıyoruz ve size imreniyoruz. Lütfen bizi küçümseyip içinde bulunduğumuz durumdan memnun olduğumuzu düşünmeyin. Bu bizim suçumuz değil. Ailelerimiz mahvedildiğinden çoğumuzun büyürken bizi koruyacak bir babası yoktu.

 Bu fesadın arkasında kimin olduğunu biliyorsunuz. Kardeşlerim, sizi kandırmalarına ve sizi de ele geçirmelerine izin vermeyin. Masum ve iffetli kalın.

Biz Hristiyan kadınların, bir kadının hayatının gerçekte nasıl olması gerektiğini görmeye ihtiyacımız var. Sizin bize örnek olmanıza ihtiyacımız var. Çükü biz kendimizi kaybettik. İffetinizi koruyun.

Unutmayın ki: dökülen dış macununu tekrar tüpün içine koyamazsınız, öyleyse “dış macununuzu” dikkatlice koruyun.

Umarım bu tavsiyeleri kastetmek istediğim şekilde sevgi, saygı ve hayranlık ile ifade edebilmişimdir.

Hristiyan kardeşinizden sevgiyle.

Joanna Francis.

Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle