İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei Bi'set bayramı dolayısıyla canlı yayında yaptığı konuşmada, düşmanların yumuşak savaşta izlediği iki önemli hedefi açıkladı.

Welayet News  - İmam Hamanei düşmanların yumuşak savaşta en temel hedeflerinden biri tavsiye zincirini kırmak olduğunu belirterek şöyle ekledi:

Tavsiye zincirinin kırılması çok tehlikelidir ve gençlerimiz, yumuşak savaş subayları olarak buna müsaade etmemeleri gerekir.

İmam Hamanei bu büyük hedeflerin gerçekleştirilmesi için siyasi bir nizamın kurulma zaruretine işaretle şöyle dedi:

İslam inkılabı büyük imamımızın inisiyatifi ve cesur duruşu ile İslam Peygamberi’nin Bi'set çizgisini ihya etti ve bu yüzden alemin tüm şer odaklarının sürekli düşmanlığının hedefi oldu; ancak basiret ve doğru yolda direnmek, bu düşmanlıkların tümünü etkisiz hale getirecektir.

İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei alemin tüm zalimlerinin İran İslam Cumhuriyeti ile husumetine işaretle şöyle dedi:

Bugün müstekbirlerin propagandalarında siyasi İslam olarak adlandırılan İran İslam Cumhuriyeti nizamı her türlü saldırıya ve komploya hedef oluyor; zira ilahi devleti gerçekleştirmeyi ve hükûmet kurmayı ve büyük İran milletine dini ve İslami kimlik kazandırmayı başarmıştır.

İmam Hamanei konuşmasının devamında İran İslam inkılabı çağdaş dönemde Bi'set kavramını ihya ettiğini belirterek şöyle dedi:

Sevgili imamımız inisiyatifi, şecaati, yüksek düşüncesi ve fedakarlığı ile Nebevi Bi'set çizgisini ihya etti ve İslam’ın siyasi ve sosyal boyutlarda geniş kapsamlı bir din olduğunu ortaya koydu.

İmam Hamanei, İslami nizamın kurulması ile birlikte peygamberler için ortaya çıkan şartların ve yaşanan hadiselerin aynısı yaşandığını ve alemin şer odakları ve müstekbirleri İran milletine karşı cephe kurduklarını vurguladı.

İmam Hamanei ayrıca küresel istikbarın yalanlarına ve gerçekleri tahrif etmelerine işaretle şöyle devam etti:

Bunlar yalan dolan propagandalarında İran İslam Cumhuriyeti tüm dünyaya karşı olduğunu ileri sürdüler; oysa İslami nizam Kur'an'ı Kerim’in vurguları temelinde ancak İran milletine karşı düşmanlık edenlere karşıdır ve diğer milletlerle hangi inançtan ve hangi ırktan olursa olsun, dostane ilişkileri vardır.

İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei gerçekleri ters yüz göstermek, düşmanların yumuşak savaşta izlediği bir başka taktik olduğunu belirterek bu bağlamda düşmanların bazı yalanlarını şöyle beyan etti:

Mazlum Yemen milleti altı yıldır Amerika devletinin yeşil ışık yakması ile zalim ve acımasız Suud rejiminin bombardımanları ve ilaç ve gıda maddelerine ambargoları ve iktisadi kuşatma altında yaşadığı halde uluslararası camiadan ve insan hakları iddiasında bulunan Batılı devletlerden hiç bir itiraz sesi gelmiyor. Ancak şimdi yetenekli Yemen halkı kendi imkanları ile ve yaptıkları savunma teçhizatı ile düşmanların saldırılarına karşılık vermeye başlayınca, itiraz ve serzeniş sesleri hatta BM’den bile yükselmeye başladı, ki BM’nin bu hareketi Amerika’nın yaptıklarından bile daha çirkindir.

İmam Hamanei, dünyanın en büyük nükleer silah depolarına sahip olmak, dünyada nükleer silah kullanarak 220 bin insanı katletmek ve aynı zamanda kitle imha silahlarına karşı olmayı iddia etmek, muhaliflerini testere ile doğrayan ve aynı zamanda insan hakları iddiasında bulunan Suud rejimini desteklemek, bölgede IŞİD gibi tekfirci terör örgütlerini kurup mali ve askeri açılardan beslemek ve bu örgütlerin yardımı ile Suriye petrolünü talan etmek ve aynı zamanda terörle mücadele iddiasında bulunmak, Amerika terör devletinin gerçekleri ters yüz gösterdiği diğer bazı durumlar olduğunu vurguladı.

Amerikalı yetkililerin İran’ın bölgedeki güçlü varlığına karşı kin ve düşmanlık beslediğine işaret eden İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei şöyle dedi:

İran İslam Cumhuriyeti ister Suriye ister Irak olsun, bölgede nerede bulunuyorsa, o ülkenin yasal yönetiminin talebi ve rızası üzerine ve müsteşar şeklinde bulunmaktadır. Oysa Amerikalı terörist askerler zorla Irak ve Suriye topraklarına girerek bu ülkelerde askeri üs kurmuştur. Amerika kesinlikle Irak’tan çekilmelidir, zira bu, Irak milleti ve devletinin isteğidir. Aynı şey Suriye konusunda da geçerlidir.