El Cezire: İran bölgesel programlarını güçlü bir şekilde sürdürüyor

Cu, 22/01/2021 - 11:10

2020 yılı İran için zor bir yıldı ve General Süleymani suikasti ile birlikte İran'ın bölgesel stratejik planı başladı. Bu tarihten iki ay sonra İran, vatandaşları arasında ilk koronavirüs enfeksiyon vakıasını açıklamıştı. Amerika yönetimi tarafından ağır yaptırımların getirilmesiyle birlikte durum daha da kötüleşti. Yaz aylarında bu ülkenin nükleer tesislerine yapılan saldırı neticesinde yine durum daha da kötüleşti ve Ağustos ayında Fars Körfezi’ndeki Arap ülkeleri, İran’ın ulusal güvenliğine tehdit oluşturan bir gelişme sayılan İsrail ile ilişkilerini normalleştirdiklerini açıkladılar.

Welayet News 2020 yılının sonlarına yaklaşırken İran başka bir korkunç darbeye maruz kaldı; İsrail’in hedef alacağız diye tehdit ettiği İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikaste uğradı.

İran bu tür musibetlerle boğuşurken İslam Cumhuriyeti’nin stratejik önceliklerine dair bir takım tartışmalar bu ülkenin Ulusal Güvenlik Konseyi başta olmak üzere en üst düzeyde gündemi işgal ediyor. Bu tartışmalar devam edecektir ve İran’ın dış saldırılara karşı yanıtı, kesin olarak bir gün gerçekleşecek ama zamanı henüz belli değil.

Süleymani’nin suikastı İran'ın bölge planları üzerinde derin bir etki bırakmış olsa da ancak bu suikastın İran’ı bölgeden çekilme zorunda bırakacağını düşünürsek sade düşünmüş oluruz. İran’ın muhtemelen yapacağı şey, bölgesel planlarını gölgede yürütmek ve geçmiştekinden farklı olarak, Kudüs Gücü’nün eylem ve operasyonlarını yurt dışında tebliğ etmemek olacaktır. Süleymani uzun bir süre gölgede olan bir şahsiyetti. Devrim Muhafızları’nda yapılan birçok araştırmanın ardından ve İran’ın bölgedeki gücünü göstermek amacıyla Süleymani’nin adı ve meramı öne çıkmaya başladı. O, devlet başkanlarıyla, hükümet yetkilileriyle, politikacılarla ve militan grupların liderleriyle geniş bir iletişim ağına sahipti. Yazdığım kitap için Hamas liderleriyle yaptığım bir röportajda, Süleymani’nin birkaç kez gizlice Gazze'yi ziyaret ettiği belirtilmişti.

Suikastına rağmen Süleymani hala İran içinde ve dışında pek çok kişi için ilham kaynağı olmaya devam ediyor ve onun hakkında birçok film, resim, heykel ve piyes yapıldı. Kesilmiş eli, yüzüğü ve paramparça olmuş bedeni çeşitli kitaplara yansıdı.

Süleymani’nin vasiyeti üzere, İran halkının pek tanımadığı İsmail Kaani onun yerine atandı. Kaani, “Ramzeobour” neşriyyesi ile yaptığı nadir bir röportajda, General Süleymani’nin yanında mücadele geçmişine değiniyor. Kaani’nin adı ilk olarak 1999’da Süleymani ile birlikte Devrim Muhafızları komutanlarından 24 kişinin dönemin Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’ye yazdığı bir mektupta ortaya çıktı ve imzacılar bu mektupta, o yıl öğrenci huzursuzluğuna karşı derhal harekete geçmesi için Hatemi’ye çağrı yapmıştı. Kaani, hükümetle koordinasyon olmaksızın yapılan ve Zarif’in resmi bir açıklamayla istifasını duyurmasına neden olan Beşşar Esad’ın Tahran ziyareti ve Devrim Lideri Ayetullah Hamanei ile görüşmesine katılanlar arasında da bulunuyordu. Bölgedeki direniş hareketlerini bir süre finanse etme ve silahlandırma sorumluluğunu da yürütmüş olan Kaani, Yemen'deki Husilere aktif destek çağrısı yapan ve 2018’de Husilerin 400 km menzilli füzelere sahip olduğunu söyleyen birkaç kişiden biri.   Birçoğu, Kaani’nin Süleymani’nin bıraktığı boşluğu doldurma becerisine şüpheyle bakıyor, ancak performansı ve yetenekleri hakkında görüş belirtmek için henüz çok erken. Muhsin Rızai, Kaani’nin yeteneklerinden bahsedenler arasında bulunuyor. Kaani, Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü komutasını üstlendiğinden beri Suriye, Lübnan ve Irak’ı birkaç kez ziyaret etti. Tüm ABD baskısına ve İsrail saldırganlığına rağmen Kaani, İran’ın ABD birliklerini Ortadoğu’dan çıkarma planını zorluyor.

Irak’ta tanınmış silahlı gruplar sokaklarda yürüyerek, Irak hükümetini İran ile koordinasyon olmadan Irak'ın yönetilemeyeceği konusunda uyardı. Irak’taki bazı İran destekli grupların davranışlarındaki göze çarpan kargaşaya rağmen, kanıtlar İran’ın daha disiplinli ve daha etkili davranmak için bu grupları güçlendirdiğini ve yineden örgütlediğini gösteriyor. İran'ın Irak'taki stratejisi bölgedeki diğer ülkelere kadar uzanabilir. İran’ın Filistin, Lübnan, Suriye ve Yemen’deki müttefikleri geçen bir yıl içinde daha da güçlendiklerini söylüyor. Hizbullah ve Hamas İsrail’e karşı kullanılacak daha gelişmiş savaş araçlarını gözler önüne serdiler. Yemen’de de Husiler İran’a her zamankinden daha fazla yaklaştı.  

İsrail’in Suriye’deki İran hedeflerine sürekli yaptığı saldırılar, Tel Aviv’in İran güçlerini Suriye’den çıkarma hedefini gerçekleştiremedi ve Devrim Muhafızları geçen yıl Suriye'deki kuvvetlerini azalttığını açıklamasına rağmen, İran’ın Suriye’deki varlığı kurumsallaşmıştır ve İran güçleri ve Suriye’deki müttefikleri İsrail’e her zamankinden daha yakın olmuştur.

Süleymani suikastının yıldönümünde Devrim Muhafızları bir kez daha onun kanının intikamını alacağına dair sözü yeniledi. Hüseyin Selami, bir konuşmasında General Kaani’ye hitaben, “otoriter rejimlere ve onların hizmetkarlarına karşı yeni bir tür cihadın Kudüs Gücü’nün merkezi bir rol oynamasıyla başlayacağını” söyledi.

İran'ın gelecek için planı ne olursa olsun, Kaani komutasındaki Kudüs Gücü’nün bunda merkezi bir rolü olacaktır. İran'ın ABD ve bölgesel müttefikleri ile çatışması şüphesiz İran’ı zayıflattı, ancak bu ülkenin güç konumundan savaşı sürdürme iradesi ve azminde bir sarsıntı meydana getirmedi.

El Cezire / Fatıma Sammadi

Çeviri:Mehmet Gönül

Welayet News

 

Tags: 


Yeni yorum ekle