İmam Hamanei ABD'nin Nükleer Anlaşmaya Dönüş Şartını Açıkladı

Cu, 08/01/2021 - 14:26

İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, Kum halkının 9 Ocak 1978’de Şah rejimine karşı gerçekleştirdiği tarihi ayaklanmanın 43. yıldönümü münasebetiyle ilgili konuşma yaptı.

Welayet News  - İslam İnkılabı Lideri, Şehit General Kasım Süleymani’nin şehadetinin birinci yıldönümüne ilişkin, "Kasım Süleymani'nin şehadet yıldönümünde ülkede büyük bir destansı hareket yaratan değerli vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Büyük coşkuyla yapılan bu hareketler vatan ile milletin ruhunu tazelemiştir. Bunlar insanlarımızın basiretinden kaynaklanmaktadır." dedi.

İmam Hamanei, "Şehit Ebu Mehdi ve Kasım Süleymani'yi anmak için Bağdat'ta ve diğer şehirlerde de geniş kapsamlı ve muhteşem bir tören yapıldı; İran ve Irak'taki törenlere katılan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.

İslam İnkılabı Lideri sözlerine şöyle devam etti:

"Kirman’daki (Şehit General Süleymani’nin) cenaze töreninde ve gerçekten trajik bir olay olan Tahran'daki uçak kazasında şehit düşenleri anıyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyoruz. Elbette kaza ile ilgili yetkililerin sorumlulukları vardır ve gerekli talimatlar verilmiştir.

Muhsin Fahrizade’nin şehadetinin kırkıncı günündeyiz, dolayısıyla onu saygıyla anmalıyız. Şehit Fahrizade büyük ve değerli bir şahsiyetti."

Kum halkının 9 Ocak 1978’de Şah rejimine karşı gerçekleştirdiği tarihi ayaklanmanın 43. Yıldönümüne dair İmam Hamanei, “Bu olay İranlıların dönüm noktalarından biriydi. Bu, canlı tutulmalı çünkü gelecek nesillere moral veriyor. Bu tarihi ayaklanma ulusal bir onurdur ve geleceği aydınlatır." ifadelerinde bulundu.

İslam İnkılabı Lideri, ABD'deki olaylara dair şu açıklamada bulundu:

"Bugün büyük putun durumunu görüyorsunuz. Bunların demokrasisi; birkaç günde bir siyahi vatandaşın sebepsiz yere katledilmesini ve katilinin yargılanmamasını yansıtan bir demokrasidir. Seçim rezaleti ve insan haklarının durumu ortadadır. Bu olaylar dünyanın alay konusu haline gelen Amerikan değerleridir. Bu, ekonomisi felç olan, on milyonlarca işsiz ve aç insanın yaşadığı ülkenin durumudur. Elbette bunlar önemli şeyler ama tuhaf olan konu hala bazı insanların umutları ve özlemlerinin Amerika olmasıdır."

ABD’ye özenenlere seslenen İmam Hamanei, “Bazıları Amerika Birleşik Devletleri ile uzlaşıp dost olursak ülkenin bir cennet haline geleceğini düşünüyorlar. Bugün ABD ile birlikte olan bölge ülkelerinin ne durumda olduğuna bakınız. Amerika yönetimi İran’daki 9 Ocak 1978 olayından sonra ülkemizde cehennemvari bir egemenlik kurmayı istemiştir." ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, bölgeye tamamen hakim olmadığı sürece, mevcut bağlamda bölgenin istikrarsızlığından kendi çıkarını görüyor. Bunu kendileri söylüyor ve itiraf ediyorlar. Amerikan düşünce kuruluşundan tanınmış bir uzman, İran, Irak, Suriye ve Lübnan'da istikrar istemediğimizi açıkça ortaya koydu. Esas mesele, bu ülkelerdeki istikrarsızlığın gerekliliği yada gereksizliği değildir. Nasıl istikrarsızlık yaratılacağı ile ilgilidir. Bir yerde IŞİD ile bir yerde 2009 fitnesi ile ve bölgede yaptıklarını görüyorsunuz.

Amerika Birleşik Devletleri'nin istikrarsızlaştırmasına karşı çıktık. 2009'da Amerika Birleşik Devletleri İran'ı istikrarsızlaştırmak istedi. Kaos yaratmak ve bir iç savaş başlatmak için 2021'de ABD Kongre binasında başlarına gelen felaketin aynısını İran'da da yapmak istediler.

ABD'li bir yetkilinin boş ifadelerde bulunup İran'ın bölgedeki istikrarsızlığın nedeni olduğunu öne sürdüğünü belirten İmam Hamanei, "Biz bölge için istikrar getiriyoruz ve Amerikan istikrarsızlığına karşı duruyoruz." dedi.

İslam Devrimi Lideri, İran ile istikbar cephesi arasındaki sorunlarla ilgili olarak şunları kaydetti:

"Gündemde en önemli konular; yaptırım meselesi, İran'ın bölgesel varlığı ve ülkenin savunma kapasitesi ve füze gücüdür. Onlar her zaman bir şeyler söyleyip duruyor ve bizim taraf da cevap veriyor. Tabii ki, yetkililerimiz onların küstah açıklamalarına uygun bir yanıt vermiştir.

Batı Cephesi İran’a karşı uygulanan acımasız yaptırımları son vermek ve derhal durdurmakla yükümlüdür. Tüm yaptırımları kaldırmak onların görevidir. Bu büyük düşmanlık İran milletine karşı haksız yere yapılmıştır. Elbette yaptırımları kaldırmaları gerektiğini ve yaptırımlara rağmen ülkeyi yönetebilmemiz için ekonomimizi düzeltmemiz gerektiğini defalarca ifade ettim.

Biz yaptırımların kalkmayacağını varsayıyoruz. Tabii ki kısıtlamalar yavaş yavaş etkisiz hale gelecektir, ancak yaptırımlar devam ederse, ekonomiyi, düşmanın kötü eylemleriyle ilgili sorun yaşamayacak şekilde planlamalıyız. Bunu direniş ekonomisi politikası kapsamında ilan ettik.

İran'ın neden bölgede bulunduğunu söyleyenlere gelince, bölgedeki dostlarını güçlendirmek İslami düzenin görevidir. İran'ın bölgedeki dostlarını ve taraftarlarını zayıflatacak hiçbir şey yapmamalıyız. Varlığımız bölgeye istikrar getirir. İslam Cumhuriyeti'nin varlığı, istikrarsızlığın sebeplerini ortadan kaldırır.

Bugün İran'ın savunma gücü o kadar gelişti ki düşmanlarımızın İran'ın yeteneklerini hesaba katması gerekiyor. Ülke askeri güç konusunda savunmasız ve çaresiz halde olmamalıdır."

İmam Hamanei, İran'la yapılan nükleer anlaşmaya ilişkin; “Nükleer anlaşmadaki bazı taahhütlerimizi bir kenara bıraktık ve yakın zamanda yüzde 20 uranyum zenginleştirme sürecine başladık. Amerika'nın anlaşmaya dönmesi için acelemiz yok. Bu bizim sorunumuz değil, mantıksal talebimiz yaptırımların kaldırılmasıdır. Bu, İran ulusunun gasp edilmiş hakkıdır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, İran halkının haklarını yerine getirmekle görevlidir. Yaptırımlar tamamen ortadan kaldırılırsa ABD’nin nükleer anlaşmaya dönüşü mantıklı olacaktır. Elbette zararların telafi edilmesi konusu da taleplerimizin arasında yer alıyor. Ancak yaptırımlar kaldırılmazsa onların nükleer anlaşmaya geri dönüşü bizim zararımıza olacaktır." diye konuştu.

Hem yürütme hem de yasama organındaki yetkililere, bu alanlarda dikkatli ve kurallara tam olarak uyarak ilerlemelerini ve hareket etmelerini söyledim.

İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, korona aşısı ithalatına dair ilgili yetkililere hitap ederek, "ABD ve İngiltere menşeli koronavirüs aşısının ithalatı yasaktır. Amerikalılar korona aşısını üretebilseydiler, ülkelerinde korona skandalı yaşanmazdı. Günlük neredeyse 4 bin kişi ölüyor. Fransız aşısını da olumlu karşılamıyorum, çünkü Fransa, İran'daki bozuk kan olayı ile kötü bir sicile sahiptir."

Esasen güven olmaz, zira ürettikleri aşılar bazen başka milletlerin üzerinde test edilmek içindir.

ama diğer ülkelerden aşı alınabilir açıklamasında bulundu.



Yeni yorum ekle