Amerika'nın bölünmüşlüğü iç savaş ve çöküşün kesin başlangıcı mı?

Pa, 08/11/2020 - 09:36

Donald Trump’ın mevcut durumunu açıklayan en isabetli nitelendirme, ‘ya kaptan olurum ya da oyunu bozarım’ diyerek oyun arkadaşlarını tehdit eden haydut bir çocuğa benzeten nitelendirmedir.  Görünüşe göre, Trump seçim sonuçlarına bakılmaksızın ülkesi Amerika’yı fiilen yıkım eşiğine getirmiş durumda. Çünkü, kapanılmaz derecede genişleyen başkanlık çatlağının herhangi bir Amerikan başkanı tarafından iyileştirilmesi veya kapatılması zorlaşmıştır ve yaralar artık dikiş tutmuyor.

Welayet News - Haberler büyük ekseriyetle, demokrat aday Joe Biden’ın sallatında olan eyaletlerde öne çıktığını ve kazanmak için gereken 270 delege sayısını elde etmesinin sadece an meselesi olduğunu bildiriyor. Rakibi Başkan Trump bile, dün akşam düzenlediği basın toplantısında, seçimi kazandığını ancak bu zaferin “ondan çalındığını” açıklayıp kanıtlanmamış “dolandırıcılık” teorisine sarılırken yenilgiyi kabul etti. Bu açıklamalar, Trump’ın favorisi Fox News da dahil olmak üzere birçok televizyon kanalını  onun basın toplantısını kesmeye itti, izleyicilerinin kendilerine olan güvene saygı duyma adına Trump’ın yalanlarına tahammül edemediler ve onları yayınlama hatasına düşmek istemediler.

2016’da ABD Başkanlık makamına geldikten sonra anayasaya saygı göstereceğine, Amerika’nın güvenliğini ve istikrarını koruyacağına yemin eden Başkan Trump, Amerikan demokrasi modelini dört yıldan daha kısa bir süre içinde yok etti. Bu, mevcut seçimlerin şok edici sonuçları üzerinden çok açık biçimde ortaya çıktı; seçim sonuçları Amerika'nın çarpışan iki kampa bölündüğünü kanıtladı. Her kamp kazanan taraf olduğuna inanıyor, ötekini iptal etmek istiyor ve gerekirse zaferi korumak için silaha başvuracağını dillendiriyor. Büyük güçlerin çöküşü içten başlar. Bu çöküşün tüm unsurları ve en bariz olanı ise, Amerikan ulusal birliğinin parçalanmasıdır.

Bölünme, siyasi ya da partizan ideoloji ile sınırlı olmayacak, toplumsal dokuya ve anayasal kurumlara yayıldıkça, Amerikan örneğinde olduğundan daha derin olacaktır. Dolayısıyla seçimlerin sonuçları ne olursa olsun, birbiriyle çatışan “iki devlet’le karşı karşıyayız. Birincisi, Biden başkanlığında Bayaz Saray ve Temsilciler Meclisi’ni kapsarken, ikincisi Trump liderliğinde Senato ve Yüksek Mahkeme’yi kapsıyor. Askeri kurumun, görev süresi biten Amerikan Başkan’ın tasarruflarından memnuniyetsizliğine dair raporlara rağmen, ordu ve güvenlik kurumları hakkında ise pek çok su işaretleri bulunuyor.

Trump, 2016 seçimlerini kazandığından bu yana kendisini Amerika’nın yarısının, özellikle beyaz yarısının yöneticisi olarak görüyor ve Afrika kökenli olması nedeniyle selefi Barack Obama’ya ve beyaz olmayan tüm göçmenlere yönelik düşmanlığını, ırkçılığını gizlemedi. İşlerin onun istediği şekilde gitmesi halinde, beyaz çoğunluğa sahip eyaletlerin ayrılmasını ve muhtemelen “Trumpçı kurum” adında bir devletin kurulmasını talep edecek yeni bir “kırmızı” partiye liderlik edeceğini göz ardı etmiyoruz. Sosyal medyadaki mevcut mobilizasyon ve halk seferberliği de bu eğilimi gösteriyor.

Başkanlığı neredeyse kesinleşen Biden ise, onu bu ayrılıkçı akımla baş etmeye ve Amerika’yı arkasında birleştirmeye ehil kılan bir karizmaya sahip değildir. Ayrıca, seçimler çıkmaza girip sandıklardan bir karar çıkmazsa anayasaya göre, başkanı Konge seçecektir. Bu arada Kongre’nin müdahalesi krizi çözmez ve dolayısıyla da Amerikan demokrasisini çöküşten kurtaramazsa, silahlı milislerin ortaya çıktığı bir durumda ve iç tıkanıklığın gün geçtikçe büyüdüğü ve patlamak için bir kıvılcım beklediği bir ortamda kimse önümüzdeki ayların gelişmelerini ve sürprizlerini tahmin edemez.

Amerika’nın önümüzdeki gelişmeleri, ister ABD’ye dost ülkeler olsun ister düşman ülkeler olsun tüm dünya ülkelerini bir şekilde etkileyecektir ama Arap ülkelerine ve Ortadoğu ehalisine etkisi özel bir biçimde olacaktır. Aslında Ortadoğu sakinleri için bu krizin nasıl bir sonuç vereceği farketmiyor; Arap rejimlerinin, seçimleri kazanması için yüzlerce milyar dolar harcadığı Trump da kazansa, Biden da kazansa sonuç itibariyle Amerika'nın işgal altında olan Kudüs’teki elçiliği aynı şekilde yerinde kalacak, yüzyıl anlaşması da yeniden yazılacak, Siyonist rejimle ilişkilerin normalleşmesi kökleşecek ve Amerika’nın Arap ülkelerini sağma politikası aynı minvalde devam edecektir. Zira Biden, Irak ve Suriye’yi bölme ve bağımsız bir Kürt devleti kurma teorisini savunmaktadır.

Ancak beklenen veya varsayılan bu kaosun yıkımının içinden çıkacak tek “olumlu” taraf, Irak'ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de ve Afganistan’da milyonlarca Arap ve Müslümanı katleden Amerikan güçlerinin bir süreliğine kendi iç krizleri ve savaşlarıyla uğraşacak olmasıdır.

Arap olmayan İran ve Türk projeleri, büyük ekonomik ve askeri yetenekleri ve yükselen iki dünya gücü olan Çin ve Rusya ile yakın ilişkileri nedeniyle, özellikle Biden’ın nükleer anlaşmaya dönmesi ve İran'a karşı yaptırımların kaldırılması halinde –ki uzak bir ihtimal değil –  Amerika’nın beklenen bu geri çekilmesi ışığında daha güçlenebilir. Arapların önümüzdeki aşamadaki durumu, Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında karşılaştıkları durumla, yani sömürgecilik, yağma, parçalanma, aşağılanma ve bağımlı olma durumuyla aynı olabilir.   

Şimdi Arap ülkelerin petrol dönemi, bölgedeki tüm birlik projelerini, İslami ve Arap ulusal yükselişini yok ettikten sonra, son olarak işgalci rejimle normalleşerek, güçlü ekonomik ve askeri altyapılar bile kurmadan ve gelecek nesiller için onurlu bir yaşam sağlamadan son aşamasını doldurmak üzeredir.

Dört yıl içinde, Trump kuşları, Yemen’deki ilk testlerinde başarısız olduğunu kanıtlanan paslı silah anlaşmaları ve sahte bir koruma karşılığında Arap geçim kaynaklarından yaklaşık bir trilyon doları kapıp götürdüler. Daha acı olanı ise, bu şartlara rağmen, Trump'ın Beyaz Saray’dan gitmesine ağlayan, Amerikan mucizesinin çökmesi durumunda Siyonist işgalcilerin kendilerini koruması umuduyla işgalçi Siyonist rejimle normalleşme hatasını tekrarlamaya hazır olan tarafların Arap bölgesinde hala bulunuyor olmasıdır.   

 

Abdulbari Atvan

alinti yazilar: 


Yeni yorum ekle