Ayetullah Cevadi Amuli: İslam Peygamberi’nin bütün insanlık üzerinde hakkı vardır

Ct, 31/10/2020 - 08:21

Ayetullah Cevadi Amuli, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Resul-i Ekrem’e (s.a.a) yönelik küstah hakaretini sert bir dille kınayarak, İslam Peygamberi’nin (s.a.a) tüm insanlık üzerinde hakkı olduğunu söyledi.

Welayet News  - Aziz İslam Peygamberi’nin (s.a.a) veladet gününe değinen Ayetullah Cevadi Amuli, Hz. Muhammed’in (s.a.a) nübüvvetinin azameti, bereketi ve getirdiği armağanla ilgili açıklamalarda bulundu.

Ayetullah Cevadi, beşeri toplumlardaki mevcut erdemlerin ilahi peygamberlerin çabasının bir ürünü olduğunu dile getirerek, şu ifadelere yer verdi: “Şu anda beşeri toplumlarda bir dizi ahlaki konular veya faziletler bulunuyor; bazı yerlerde adalet, bazı yerlerde edep ve bazı yerlerde ihsan vardır; kısaca yedi-sekiz milyarlık beşeri toplumlarda, bazı yerlerde bir dizi erdemler, faziletler bulunmaktadır, bu bir. İkincisi, söz konusu faziletler  peygamberlerin çabasının bir ürünüdür; yoksa insanlık kendiliğinden bu tür faziletlere, fedakarlıklara sahip değildi.

Diğer bir konu ise şudur: Büyük İslam alimi merhum Kaşifu’l-Ğıta der ki; eğer –maazallah- İslam Peygamberi olmasaydı dünyada bir din olmazdı, zira Halil-Hak gelmişti, Zebihul-Hak gelmişti, Kelimul-Hak gelmişti, Mesihul-Hak gelmişti ama, kitapları elde yoktu, tahrif edilmişti.  Allah’ın -maazallah- filan peygamberle güreş tuttuğunu yazan bir kitabın dini ayakta kalamazdı. Kutlu Peygamber geldiğinde evrensel birkaç iş yaptı: Musa’yı tanıttı, İsa’yı tanıttı, Halil-Hakk’ı tanıttı, Zebihul-Hakk’ı tanıttı, Tavrat’ı, İncil’i ve İbrahim’in suhufunu tanıttı, azametle, melekler düzeyinde ve hatta meleklerden üstün bir düzeyde tanımladı. Onların kitaplarını, gerçekte, orjinalde olduğu şekilde tanıttı. Onun için Hıristiyanlık kaldı, Yahudilik, Kelimilik kaldı. Yoksa, merhum Kaşifu-l Ğıta’nın dediği gibi eğer İslam Peygamberi olmasaydı din diye bir şey kalmazdı”.

İslam Peygamberi’nin tüm insanlık üzerinde hakkı olduğunu ve böyle bir şahsiyete karşı edepsizliğin hiçbir akılla uyuşmadığı vurgulayan Ayetullah Cevadi, şunları ifade etti: “Dolayısıyla, yeryüzünde yaşayan yaklaşık sekiz milyar insanın tamamı Peygamberin (s.a.a) mübarek varlığının yanında ve sofrasının etrafında bulunuyor ve insanlık üzerinde hakkı olan böyle bir peygambere karşı edepsizlik yapmak hiçbir akılla asla uyuşmuyor. Bunlar akıllarını başına toplamalı. Şimdi bunları kışkırtan kim? Nasıl olmuş? Onlar, Hz. Peygamber’in harem-i emnini her açıdan kormak için dikkatli olmalıdır. Bir diğer nokta, Zat-ı Ekdas-i İlah, Peygamber’in bereketi ile bize şeref verdi, haysiyet verdi. Buyurdu: İnsanlar ölmüştü ama Peygamber onları diriltti. Yâ eyyuhellezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm / Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resulü’nün çağrısına uyun. Peygamber gelip sizleri diriltti. Diri insan eğer donuk olursa, durursa çürümeye başlar. Peygamber bu işleri yoluna koydu, sıratı, yolu düzeltti, insaları harekete geçirdi, muherrik oldu ve onların liderliğini üstlendi ta ki onları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın.

Mübarek Ahzap süresinde, Peygamber (s.a.a) hakkında (İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne…) buyrulduğu gibi müminler hakkında da (Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr…) diye buyrulmuştur. Bizleri Allah’ın salavatına, salat getirmesine mazhar olacak bir konuma çıkarıyor! Melekler de ilahi tasalli, rahmet hatrına, ona ihtiramen ilahi tasalli civarında bizlere salat getiriyor, bizlere merhamet dileğinde bulunuyor. Bir kimse kalkıp (insanlığa bu kadar değer veren) bir dinin peygamberine karşı ağzını açıp –maazallah- edepsizlik yapabilir mi?! Kendinde bunun ruhsatını bulabilir mi?

Hiçbir Hıristiyan, ‘ben Kilise ile yetiniyorum’ diyemez çünkü, Kilise’yi Kuran ihya etti; ‘ben İncil’le iktifa ediyorum’ diyemez zira, İncil’i Kuran ihya etti. Eğer yeryüzünde bir kitabın kudsiyeti varsa Kuran’ı Kerim’in bereketi iledir. Kuran gelip Tevrat'ı tanıtmıştır, İncil’i tanıtmıştır, Zebur’u tanıtmıştır. İnne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ. (18) Suhufi ibrâhîme ve mûsâ. (19)  Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Musa’nın sayfalarında da vardır, diye buyrulmaktadır. Dolayısıyla, işin içinde hangi grup veya hangi eller var ki, Allah göstermesin, iç ya da dış bir anlaşmazlık veya bir vekalet savaşı çıkarmak istiyorlar? Şunu bütün büyüklerimiz, aziz insanlarımız bilmeli; bizim bu maarifi insanlara anlayarak, yazarak iletmeliyiz, dünyadaki insanlara bunları ulaştırmalıyız. Ancak, dünyanın herhangi bir köşesinde, Allah göstermesin, bir vekalet savaşının, bir fitne savaşının çıkmasına yol açacak bir işe müsaade edilmemelidir. İstedikleri de bu zaten. Allah Subhane ve Teala’dan, tertemiz Ehlibeyt’in hakkı için bu dini asli sahibi Hz. Mehdi'nin zuhuruna kadar her türlü tehlikeden korumasını ve bizleri bu dinden feyz alanlardan kılmasını niyaz ediyorum.



Yeni yorum ekle