Amerika’nın parçalanması için geri sayım başladı

Per, 04/06/2020 - 09:01

Arap dünyasının tanınan yazarı ve analisti Abdülbari Atvan, Amerika’nın “Sezar” adlı yasasının Suriye’yi ve direniş eksenini asla sindiremeyeceğini vurguladı.

Welayet News - Atvan, ABD Kongresi tarafından geçen Aralık ayında tasvip olunan “Sezar Yasası” adlı yasanın uygulanmasını ve amaçlarını değerlendirdiği yazısında şöyle diyor:

Bu yasanın amacı, Suriye’ye yönelik ağır baskıların oluşturulması ve bu ülkenin hamilerine, özellikle mali destek veren, bu ülkeyle ticari ilişkileri bulunan ve Suriye’nin alt yapısının yeniden inşa edilmesine, gaz ve petrolünün üretilmesine iştirak eden Lübnan, İran, Rusya ve diğer bütün grupların, şirketlerin ve şahısların mümkün olan en yüksek ekonomik zarara katlanmasını sağlamaktır.

Bu yasanın etkisi temel olarak Suriye ile sınırlı olacaktır, zira bu ülke on yıllardan beridir Amerika’nın çok çeşitli yaptrımlarının hedefi olmuştur ve Suriye milletine karşı kesintisiz devam eden sekiz yıllık savaşa rağmen bu yaptırımların etkisini sınırlamayı başarabilmiştir.

Söz konusu yasanın İran’a, Suriye ve Irak üzerinden Tahra ile Beyrut arasındaki karasal irtibat yoluna pek bir etkisi olmayacaktır. Zira İran 30 yıldan beridir Amerikan yaptırımlarıyla karşı karşıyadır. Ancak Sezar Yasası’nın Lübnan üzerinde etkili olma ihtimali, bu ülkede bu yasayı ve onun uygulanmasını olumlu kaşılayan, Suriye’yi yıkıp parçalama komplosuna ortak olan bazı siyasi çevrelerin varlığı nedeniyle uzak bir ihtimal değildir. Suriye’ye karşı komplo kuruldu çünkü bu ülke İsrailli işgalcilerle her türlü uzlaşı anlaşmasına muhalefet etti, onlarca milyar dolarlık önerileri reddederek kendi müttefiki İran’dan ayrılıp bu ülke karşıtı Amerikan koalisyonuna katılmaya da karşı çıktı.

Amerika bu yasayla, en zayıf halka olarak Lübnan’ı teslim alıp dize getirerek  üç hedefe ulaşmak istiyor. Bu hedeflerden biri, kuşatma ve yaptırımlar altındaki Suriye’nin can damarı sayılan Lübnan ile sınırlarının, her türlü ticari ilişki veya kaçakçılık işlemlerinin önünün alınması amacıyla, uluslarası güçlerin gözetimine sokularak dolaylı olarak kapatılmasıdır. İkinci hedef, taifecilik fitnesini kürükleyerek, Hizbullah’ın muhaliflerini sokaklara inmeye sevkedip protestolar düzenleyerek, protestoların daha da genişleyip yayılması için olumsuz yaşam koşullarını derinleştirerek ve böylece Lübnan ekonomisine, bu ülkenin para birimine büyük bir darbe vurmak suretiyle direnişin, özellikle Hizbullah’ın silahsızlandırılması adına mümkün olan en yüksek decedeki baskıyı Lübnan’ın içine kanalize etmektir. Üçüncü hedef, Lübnanlı yetkilileri İsrail rejimiyle deniz sınırlarının bu rejimin şartları –Tel Aviv’in Lübnan gazının en yüksek oranını elde etmesini sağlayan şartlar – çerçevesinde çizilmesi amacıyla bir dizi müzakerelere zorlamaktır.

Bu göz korkutucu yasanın başarılı olma şansı, geçmişte Suriye’ye veya Lübnan’a veyahutta İran’a karşı uygulamaya çalıştıkları benzer yasalardan daha iyi olmayacaktır. Hatta bu yasanın icraya konulması tam aksi sonuçlar da verebilir, ateşi daha da gürleştirip Amerika ve Batı’nın çıkarlarını hedef alabilir.

Amerika’nın İran’a karşı sert yaptırımları, İran’ı, füze  ve deniz altından tutun ta kendi yapımı olan insansız hava araçlarına kadar çok çeşitli modern silahlara sahip büyük bir bölgesel güç haline getirdi. Ekonomik kuşatma ve yaptırım, buluşların, yeniliklerin anasıdır. Amerika’ya ait Global Hawk tipi İHA’nın düşürülmesi, askeri uydunun yörüngeye yerleşmesi ve ABD’nin Latin Amerika’daki arka bahçesi sayılan Venezüela’ya beş petrol gemisinin gönderildiği halde Amerika’nın sonuçlarından korktuğu için gemilere bir şey yapma cesaretinde bulunmaması yukarda vurguladıklarımız şeyin birer örneği olarak verilebilir.

Bugünün Amerikası artık isyandan önceki Amerika değildir. Amerika Çin’le soğuk savaşın ilk evresinde –Korona savaşı – yenilgiye uğradı. Trump’ın liderliğindeki Amerika içte veya dıştaki bir yenilginden çıkıp başka bir yenilgiye uğruyor, hezimet üstüne hezimet yaşıyor. Bu ülke prestijini, hatta liderliğini kaybetmiş durumda ve iç birliğini de kaybetmesi ihtimal dahilindedir. Irkcılığının, Amerikan eşitliği ve rüyasıyla ilgili bütün yalanların ortaya çıkmasının sonucu olarak bu ülkenin dağılması için geri sayım başlamıştır ve büyü sahibine dönmüştür.

Kendisini parçalayarak devletin erkanını yıkmayı hedefleyen komployu hezimete uğratan ve 9 yıla aşkındır direnen Suriye, Sezar Yasasını da yenecektir, çünkü bu ülkenin kamusunda, literatöründe ‘teslim olma’ sözcüğü yoktur. Lübnan’daki müttefikleri de beyaz bayrağı kaldırmayacak, direnişin sılahından vazgeçmeyecek, siyonis düşman için kendi gaz ve petrol kaynaklarından fegat etmeyecektir. Bunu zaman gösterecektir.

Çev.: Mehmet Gönül - Welayet News 

alinti yazilar: 


Yeni yorum ekle