Suriye'nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Beşşar Caferi, video konferans yoluyla katıldığı Güvenlik Konseyi toplantısında Suriye’deki gelişmelere değindi ve Suriye hükümetinin rızası olmadan Suriye'deki herhangi bir yasadışı yabancı askeri varlığın işgal ve saldırı olarak kabul edileceğini vurguladı.

Welayet News - Beşşar el-Caferi şu ifadelerde bulundu: ‘Suriye, topraklarını ve servetini savunma ve terörizmle mücadelenin yanı sıra, ABD, Türkiye, Siyonist rejim veya terörist grupların işgali altındaki toprakların kurtarılması hakkından vazgeçmeyecektir.

Türkiye, kontrolü altındaki ve Suriye’nin kuzey bölgelerinde bulunan terörist grupları desteklemeye devam etmektedir ve Türkiye bunu yaparak uluslararası hukuku, Adana anlaşmasını, Sochi, Astana ve Moskova anlaşmalarını ve Güvenlik Konseyi kararlarını, özellikle de terörle mücadele ile ilgili kararları ihlal ediyor.

Erdoğan hükümeti destekli terörist gruplar, Moskova anlaşmasının ardından yaşanan sakinlik ve dünyanın koronavirüs salgını ile mücadele ettiği bir durumda, yeni cinayetler işlemek için silahlarını arttırma ve güçlerini yineleme eylemelerine başladılar.

El-Caferi, Harasuddin ve Türkistani Partisi de dahil olmak üzere terörist grupların Suriye hükümetine karşı saldırılarına ve İdlib eteklerinde Zizon termik santral kulesi de dahil olmak üzere hayati tesislere verdiği tahribatlarına ve sonrasında Türk uzmanların yardımıyla bu santralin teçhizatlarını çalmalarına ve daha sonra Türkiye'ye intikal ettirilmelerine değinerek, bu eylemleri savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak nitelendirdi.

El-Caferi konuşmasının devamında, işgalci ABD güçlerinin Suriye'nin petrol kuyuları üzerindeki kontrolünü yoğunlaştırmak ve Suriye servetini yağmalamayı ve çalmayı sürdürmek amacıyla Deyrizor eyaletinin eteklerine yeni bir askeri üs kurduğuna dikkat çekti.

Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi şunları söyledi: ‘Son günlerde, işgal altındaki Golan Tepeleri ve ülkenin hava sahasında Suriye'ye karşı tekrarlanan İsrail hava saldırılarına şahit olduk. Bu düşmanca saldırılar, terörist grupları korumayı amaçlayan uluslararası hukukun açık bir ihlalidir.’