Terörizm tehlikesi olduğu sürece İran da Suriye’de kalacaktır

Çar, 22/04/2020 - 15:59

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Suriye ziyaretini önemli bir ziyaret olarak değerlendiren Şam Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Bessam Ebu Abdullah, söz konusu ziyaretin İran İslam Cumhuriyeti ve Suriye arasında istişare gerektiren bir takım meselelerin varlığını yansıttığını söyledi. 

Welayet News - İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in Suriye ziyaretini Tasnim Haber’e değerlendiren uluslararası ilişkiler uzmanı akademisyen Dr. Bessam Ebu Abdullah, İran, Suriye ve dünyanın sair ülkelerinin de koronavirüs salgınıyla mücadele ettiği bir ortamda gerçekleşen bu ziyeretin önemli olduğunu vurguladı. 

Şam Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Ebu Abdullah, şunları belirtti: “Bu görüşme, İran İslam Cumhuriyeti ve Suriye arasında istişare gerektiren bir takım meselelerin bulunduğunun göstergesidir. Malum, son dönemde, Amerikan deniz gücünün İran gemilerine yönelik taaruzu, işgalci Amerikan ordusunun Irak’ta süren hareketliliği, Suriye’nin kuzey doğusundaki gelişmeler ve de Amerika’nın askeri hazırlıkları, keza Suriye’nin kuzey batısı ve Türkiye ile ilgili meselerler ve geniş askeri müdahale, Lübnan’da direnişe ait bir otomobilin hedef alınması olayı ve direnişin yanıtı başta olmak üzere pek cok gelişme ve olay yaşandı. 

Tün bu göstergeler ve yaşanan gelişmeler, koronavirüs ve onunla mücadelenin olayın görünen yüzünü teşkil ettiğini ve perde arkasında bir dizi hareketliliğin devrede olduğunu yansıtmaktadır. Bölgede belirli bazı çatışmaların yaşanması mümkündür. Kimileri Amerika ve müttefiklerinin böyle bir şeye cüret edemeyeceğini, bir ihtimal olarak, sıkça dillendiyor olsa da ancak eğer meseleleri birbiriyle ilişkilendirecek olursak, bu kesin olarak uzak bir ihtimal görünmüyor. Bu da doğal olarak, şu anki hassas ve kritik olan şartlarda tüm Suriyeli ve İranlı müttefiklerin istişaresini gerektiyor.”

Ebu Abdullah, Zarif’in Suriye ziyareti sırasında ele alınan başlıca konularla ilgili ise şöyle dedi: “İran Dışişleri Bakanı’nın Suriye ziyaretinin, ilk etapta, daha çok siyasi konularla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. İki ülke arasında yapılan istişareler bu bağlamda olmuştur. Ziyaretin ikinci boyutu, ekonomik meselelerle ilişkilidir. Bazıları ekonomik boyutu önemsiyor. Bu hususta iki ülke arasında istişareler devam ediyor. Suriye ve İran’ın önündeki bu zor şartlarda ve iki ülkeye karşı tek taraflı yaptırımlar gölgesinde, kesin olarak Tahran ve Şam arasında bu alanda koodinasyon gerçekleşmiştir. En azından medyaya yansıdığı kadarıyla, Zarif’in ziyaretinin hedefleri siyasi olup ilk etapta koronalı şartlarda durumun iyileştirilmesiyle bağlantılıdır. Ziyaretin diğer bir boyutu, iki taraf arasındaki mevcut koordinasyonla ilgilidir.”

Ziyaretin mesajlarıyla ilgili de Ebu Abdullah şunları söyledi: “Bu gezinin perde arkasında belli başlı ne tür mesajlar olduğunu kimse netleştiremez. Bunun daha fazla koordinasyona ve Suriye ile İran’ın atabileceği sonraki adımalara gerek duyduğunu söylemek istiyorum. 

Bu ziyaretlerin coğu, karşılıklı anlayış ve koordinasyonunun güçlendirilmesi ve gelişmelerin ayrıntılı tartışılması için yapılır. Özellikle de korona krizi çok sayıda ülkelerin arasındaki temasların önünü kesmiş ve başta İran ile Suriye olmak üzere bölgedeki ülkelerin ekseriyetinin önceliği haline gelmişken, aynı zamanda Amerika ve kullandığı güçlerin hakkında girişimde bulunmak istediği birçok şeyin korona salgının arkasında bulunduğu ise açığa çıkmış durumda. Dolaysıyla korona sonrası sonuçlara karşı durmak gerek. İki ülke arasında masaya yatıralan esas meseleninin de bu olduğunu düşünüyorum.

Oldukça hassas bir aşamadayız. Yaşananlar pisikolojik bir savaşın parçası olabilir ancak Amerika’nın işgalciliğine, Irak ve Suriye’deki bekasına, bundan doğacak sonuçlara ve Türkiye’nin kalıcı işgalcilik konusuyla ilgili ihtimallere karşı konulması ve Suriye topraklarının terörizm veya işgalci güçlerin pençesinden özgürleştirilmesi bağlamında en kötü sanaryoya hazırlanmak gerekir. Bu ise, bana göre, hem siyasi hem ekonomik hem de askeri olarak Suriye, İran ve diğer müttefikler –Rusya’yı kastediyorum – arasında daha fazla koordineli olmayı gerekli kılıyor. Tabi İran’ın desteği aynı şekilde devam ediyor ve kesilmiş değil, kesilmiyecek. Şu anki pozisyon sabittir, Suriye ile ilişkiler ve bu ülkenin terörizmle mücadelede desteklenmesine yönelik olan bu posizyon değişmemiştir.”

Tasnim Haber’e verdiği mülakatın diğer bir bölümünde, İran’ın Suriye’deki varlığının meşru ve Suriye devletinin talebi üzerine olduğunu dile getiren Ebu Abdullah, “Suriyeli ve İranlı yetkililerin yaptığı onlarca açıklamanın İran’ın Suriye’deki varlığının meşru oldğunu ve Suriye devletinin talebi üzerine gerçekleştiğini göstermektedir. Şartlar değişirse –İranlı yetkililerin en son açıklamalarına göre – doğal olarak Suriye’de askeri varlığı kalmayacak. Zira İran’ın askeri varlığı esasen Suriye devletini terörizme karşı ve Suriye’nin birliğini, ulusal güvenliğini ve halkını hedef almış bir proje karşısında desteklemek içindir” dedi. 

Suriye, terörizm tehdiyle karşı karşıya olduğu sürece İran’ın ülkesindeki varlığının da devam edeceğini vurgulayan Ebu Abdullah, “Diğer ülkeler terörizmi desteklemekten el çekmiş değiller ve sadece bu desteği sürdürmüyorlar, belki kendileri de bilfiil Suriye topraklarında  bulunuyorlar. Amerika ve Türkiye, Suriye topraklarını işgal etmiş işgalci ülkelerdir. Siyonist rejim de Suriye’ye karşı saldırganlığını sürdüyor. Bunlar kalkıp İran İslam Cumhuriyeti’nin Suriye Arap Cumhuriyeti’ne verdiği desteği de durdurmasını istiyor. Dolaysıyla, Suriye’de bulunması için İran’ın davet edilmesine yol açan etkenler ortan kalkmadığı sürece bu hususta tartışmanın bir yeri veya bir anlamı da yoktur” değerlendirmesinde bulundu.          
Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle