İslam İnkılabı Rehberi’nin Nevruz Mesajının Tam Metni

Ct, 21/03/2020 - 15:07

İmam Hamanei, hş. 1399 Nevruz Bayramı mesajında, ekonomik sorunların kesinlikle biteceğini ve yaptrımların lehimize sonuçlanacağını vurguladı.

Welayet News - İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, hş. 1399 yılının başlaması münasebetiyle ilgili mesajında, yeni yılı “üretimin sıçrama” yılı olarak adlandırdı.

İslam İnkılabı Lideri’nin mesajının tam metnini ilginize sunuyoruz.

بسم الله الرّحمن الرّحیم
یا مقلّب القلوب و الابصار، یا مدبّر اللیل و النّهار، یا محوّل الحول و الاحوال، حوّل حالنا الی احسن الحال.

Ey gönülleri ve gözleri evirip çeviren, ey gece ve gündüzün müdebbiri, ey yılı ve halleri dönüştüren, halimizi en güzel hale dönüştür.

Bu yılın Nevruz Bayramı, Hz. Musa bin Cafer’in (Salamullah alyeh) şahadetiyle aynı güne denk geldi; dolaysıyla söze başlarken o yüce insana mahsus salavatın bir bölümüyle başlamak uygun olacaktır:

اَللهُمَّ صَلِّ عَلى مُوسَى بنِ جَعفَرٍ وَصیِّ الاَبرارِ وَ اِمامِ الاَخیارِ وَ عَیبَةِ الاَنوارِ ... حَلیفِ السَّجدَةِ الطَّویلَةِ وَ الدُّموعِ الغَزیرَةِ وَ المُناجاةِ الکَثیرَة؛(1) اللٰهمّ صَلّ علیه و علی آبائه و ابنائه الطّیّبین الطّاهرین المعصومین و رَحمة الله و برکاته.

Allah’ım! İyilerin vasisi, hayırlıların imamı, nurların hazinesi...uzun secdelerin, dolup taşan gözyaşların ve bol münacaatın halifi/müttefiki Musa bin Cafer’e rahmet eyle..Allah’ım! Rahmet ve bereketinle ona ve tertemiz ecdadına ve oğullarına salatu selam eyle.

Kutlu Bi’set Bayramı’nı ve dirilikle dolu Nevruz Bayramı’nı İran’ın bütün aziz milletine tebrik ediyorum; hassaten şehitlerin izzetli ve azametli ailelerine, gazilere ve sabırlı, zahmetkeş ailelerine, son birkaç hafta içinde güzel parlayan sağlık alanındaki mücahitlere, zor şartlarda işin bir ucundan tutarak şehir ortamında, köy ortamında, caddelerde, sınırlarda ve ülkenin çeşitli yerlerinde hizmetle meşkul olan çalışkan bütün hizmetkarlara tebrik ediyorum; bayramınız mübarek olsun. Ve yüce İmam’ın mutahhar ruhunu ve şehitlerin pak ruhlarını selamlıyorum.

1398 yılının şehit ailelerine de ayrıyeten başsağlığı dilemeyi ve tebrik etmeyi gerekli görüyorum; başta aziz ve yüce şehidimiz Şehit Serdar Süleymani ve beraberindekiler, Şehit Ebu Mehdi Muhendis ve beraberindekiler, keza Kırman olayının şehitleri, uçak hadisenin şehtleri ve en son koronavirüsle mücadelede hastalara hizmet ederken Allah yolunda yüce şahadet mertebesine erişen sağlık şehitleri başta olmak üzere, gerek Harem Müdafaası şehitleri, gerek sınırlarda canını feda eden şehitler olsun, şehitlerimizin bütün ailelerine başsağlığı diliyorum, hem bayramlarını hem de evlatlarının merteblerini kutluyorum. Şimdi arz edeceğim, bütün bu hadiseler İran milletinin lehine olacaktır, buna inancım tamdır.

1398 yılı, İran milleti için oldukça dalgalı ve fırtınalı bir yıldı; sel ile başlayıp korona ile biten bir yıldı. Yıl boyunca da ülke için ve halkımızın bir kesimi için deprem ve yaptırımlar gibi çeşitli olaylar meydana geldi. Bu olayların zirvesi de Amerika’nın terör cinayeti sonucunda İran ve İslam’ın ünlü komutanı Şehit Süleymani’nin şahadete erişmesiydi. Yıl boyunca halkın sıkıntıları da az değildi; yıl bu şekilde geçti; dolaysıyla zor bir yıldı. Ancak önemli olan nokta şu; zorluklarında yanında, onur verici bir takım gelişmeler de bu yılda yaşandı ki bazısı daha önce hiç görülmemiş gelişmelerdi ve İran milleti kelimenin hakiki anlamıyla parladı.

Yılın ilk sel hadisesi yaşandığında yardım etmek için imanlı ve himmetli hakımız nehir gibi selzede eyaletlere, şehirlere ve köylere akın etti. Aziz halkımız –yaşlısıyla, genciyle – güzel manzalara imza attı; selzede bölgelere doğru akın ettiler, toprak ve çamurla dolmuş evleri boşalttılar, halk için ev eşyasını, çamura bürünen yaşamı yıkadılar ve selin ağır hasarını hafiflettiler.

En son yaşanan koronavirüs vakıasında da fedakarlıklar o denli göz kamaştırıcıydı ki, bu ülke dışında bulunan kişileri de tahsin etmeye zorladı; ilk sırada da tedavi ekipleri; doktorlar, hemşireler, pratisyen hemşireler, yöneticiler ve hastanelerde çalışan personel. İkinci sırada ise hastaların tedavisi ve bakım hizmeti için yola çıkan ve tedavi edenlerin yardımına gelen besiciler, talebeler, öğrenciler, gönüllü siviller ve çeşitli unsurlardan uluşan ekipler. Bütün bunlar gurur verici gelişmelerdir. Yardım ekipleri; kimileri fabrikalarını hatta kimisi evlerini eldiven ya da maske gibi ihtiyaç duyulan olanakların ve araçların hastalar için veya genel olarak toplum için üretilmesi adına hizmete açtı. Hizmet ekiplerinden kimisi sokakları veya halkın başvurduğu noktaları dezenfekte etmek için sahaya çıktılar. Veya evlerinin kapasına gidip alışverişlerini yaparak yaşlı insanlara yardım etme kararı alan genç ekipler; ya da eldiven ve maske gibi ürünleri tedarik edip halka üçretsiz dağıtanlar; kirasını almayarak, alacaklarını erteleyerek problemli esnafa yardım edenler ve buna benzer yapılan hizmetler. Tüm bunlar, zor durumlarda kendini gösteren güzelliklerdir; İran milleti kendi fezailini, erdemlerini bu ekiplerle, yaptıklarıyla –ki az bir kısmına değindim – gösterdi. Adını andığım ve değindiğim kimselere samimiyetle ve içtenlikle teşekkür ediyor ve gerek dünyevi gerekse uhrevi olarak ilahi bir ecrin kendilerini beklediğini müjdeliyorum.

Netice itibariyle bu, zor bir imtihandı. 1398 yılının imtihanları çetin imtihanlardı ancak zorluklara galip gelmenin, moralini yetirmeksizin zorlukları aşmanın kendisi bir milleti güçlü kılar. Bir millet, salt konfor ve rahatlığa düşkün olmakla bir yere varamayacaktır; sorunlarla yüzleşmek, yüzleşirken moralini korumak ve sorunlara galip gelmek –ki İran milleti Allah’ın izniyle bu galip gelmeyi başarmıştır ve bundan sonra da başaracaktır – ancak milletlere iktidar ve itibar kazandırır.

Elbette bu olaylarda –ister sel, deprem ve benzeri tabii olaylar olsun ister yabancı güçlerin elyapımının neticesi olan yaptırım ve benzeri olaylar olsun –insanı kendi zaaflarının farkına vardıran bir başka nokta da vardır; gerek tabii zaaflarımız olsun– insan şunu bilmeli, mağrur olmaya yer yoktur, hepimiz zayıfız ve hasara açığız – gerekse olaylarla karşı karşıyla gelirken insanın kaçınılmaz bir şekilde düçar olduğu zaaflar olsun. Zaaflarımızı tanıyalım. İnsan kibir ve gafletten çıkıp Allah’ın farkına varmalı, Allah’tan yardım istemeli. Receb ayının dualarından birinde, “(Allah’ım!) Senden başkasına gelenler umudunu yetirdi, senden başkasına yönelenler hüsrana uğradı, senin kapından başka kapıya baş vuranlar telef oldu” diye geçer. Sadece Allah’ın kapısına gitmek gerek; başkasının kapısına gidersek hayal kırıklığı yaşarız, Allah’tan başkasına doğru elimizi uzatırsak boş ellerle döneriz. Dünyanın bütün araçları ilahi vesilelerdir. Allah, müsebbib-ül esbabtır (sebebleri meydana getirendir); bu sebeblerle iş yapmalıyız, bu sebebleri kullanmalıyız ancak neticesini, eserini Allah Teala’dan istemeliyiz.

Başlamakta olan 1399 yılına gelecek olursak; evvela, Allah’tan diliyoruz ki, bu yılı büyük zaferlerin yılı kılsın ve bu geminin kaptanı olan Hz. Bakiyatullah’a (Canlarımız ona feda olsun) arz ediyoruz ki, ülkesini kurtuluş sahiline ulaştırsın ve mü’min İran halkını himaye edip yardım etsin.

İran milletine de şunu söylemek istiyorum: Uzun yıllar boyunca –sadece 1398 yılı değil – nasıl ki çeşitli hadiselere cesurca ve yüksek bir moralle yaklaştılarsa bundan sonra da bütün hadiselere aynı şekilde yaklaşsınlar ve acıların biteceğinden emin olsunlar. “İnne maal-usri yusra / Muhakakk, zorlukla beraber bir kolaylık vardır” Kesinlikle, kolaylık İran milletini bekliyor; bunda hiçbir kuşku yoktur. Şimdi bazıları ülke teşkilatlarının filan noktasında gereğinden daha az iş yapıldığını düşünüyor ama bendeniz bunu da teyit etmiyorum. Biz yakından şahidiz, görüyoruz; herkes kendi gücü nispetinde meşkul ve çalışma halinde; bilimsel ve araştırma ekipleri bir şekilde, sosyal aktivistler bir şekilde, hükümet ve yargı yetkilileri de başka şekilde. Umuyorum ki Allah Teala bütün bu çalışmaları bereketli kılacak ve milletimizi selametle, başı dik bir şekilde bu badireden geçirecektir.

Gelelim yılın şiarına; 1398 yılını ‘üretimin gelişme’ yılı olarak tanımladık ve aziz İran milletine şunu söylemek istiyorum; bu şiar, pratikte olumlu karşılandı; işin başında görüş sahipleri olumlu karşıladı, üretimin temel noktayı teşkil ettiğini söylediler ama ptatikte de olumlu karşılandı. Bendenizin elinde bulunan güvenilir raporlara göre, ülke üretimi kıpırdamaya başladı; durma noktasına gelmiş ve kapanmış bazı fabrikalar yeniden çalışmaya başlarken kendi kapasitesinin gerisinde çalışan bazısı da ileri bir kapasite kazandı; bilim temelli şirketler meydana indiler; çeşitli cihazlar çabaladı, çalıştı, üretimde bir hareketlilik başladı ve bir çalışma yapıldı. Araştırma meselesi –ki üretimin ana kaynağıdır –bu yılda çok ciddi bir şekilde çalışma konusu oldu ve örneklerini de gördük. Netice itibariyle bunlar, ülkede yapılmış çalışmalardır, çalışma olmamış demek doğru değil, fakat söylemek istediğim şey şudur; şimdiye kadar yapılmış olan çalışma, ülkenin ihtiyacı olan şeyin belki de onda biri bile değildir. Tabi “onda biri” derken bunu tahminen söylüyorum, dakik olan istatistikler üzerinden değil; yani gerçekten bunun belki de on katı çalışma yapılmalıdır; gerek araştırma çalışması gerek üretim çalışması ve gerekse buna benzer çok çeşitli çalışmaların yapılması gerekiyor ta ki üretimin gelişmesi halkın yaşamında etkisini göstersin. 1398 yılında üretim kıpırdamaya başladı, hareket etti ve bir yere kadar yol aldı ama halkın yaşamında bir etkisi hissedilmedi. Üretim, halkın yaşamını etkileyecek bir noktaya ulaştırmamız gerek. Elbette ülkenin ekonomik sorumları –bankacılık reformu, gümrük reformu, vergi reformu, iş ortamının iyileştirilmesi vs. - çok çeşitlidir ama üretim planı, eşsiz ve yegane bir plandır. Üretimi yola koyabilirsek, ülkenin geniş iç pazarını –üretim satış ve dış pazarlara ihtiyaç duysa da ancak dış pazarlarla da bağlantı kurabilmemizle birlikte ana satış pazarımız bu seksen milyon kişiyle yurtiçindedir - göz önüne alınarak üretimi, Allah’ın izniyle harekete geçirip ileriye götürebilirsek ekonomik sorunlar kesinlikle bitecektir ve icraya konulan bu yaptırımlar bizim faydamıza sonuçlanacaktır. Söz konusu yaptırımların şimdiye kadar elbette ki bir takım zararları olmuştur ama zararların yanında bir takım faydaları da olmuştur; bizi kendi imkanlarımızı düşünmeye, iç olanaklarımızla yaşamın gereksinimlerini bulma ve ülkenin ihtiyaçlarını karşılama peşinde olmaya zorlamıştır. Bu bizim için oldukça değerlidir ve bu süreç Allah’ın izniyle devam edecektir. Demek ki bizim yine üretime ihtiyacımız var.

Geçen yıl, “üretimde gelişme” dedik, bu yıl “üretimde sıçrama” diyoruz; bu yıl, üretimde sıçrama yıldır. Bu yılın şiarı da bu oldu. İşe müdahil olanlar, üretimin –Allah ’ın izniyle – sıçrama yapacak ve halkın yaşamında somut bir değişim meydana getirecek şekilde davranmalıdır. Elbette bunun için planlamaya ihtiyaç vardır; program organizasyonu bir şekilde, İslami Şura Meclisi ve araştırma merkezi bir şekilde, yargı erki bir şekilde –yargı erkinin de rolü var – ve  bilim temelli ekipler bir şekilde. Allah’a hamd olsun, ülkede yaratıcı ve genç ekipler ziyadesiyle mevcuttur ve geride bıraktığımız bu yıl ve ondan önceki yıl boyunca bendenizin bunların bazırlarıyla çok faydalı toplantılarım oldu, kendilerini yakından gördüm, sözlerini yakından dinledim; bunlar, iş ve çalışmaya ilgi duyan, yetenekli, enerjik, mutivasyon ve ümitle dolu olan yaratıcı gençlerdir. Hamdolsun, bu gençler var ve onlar bütün planlamalarda yer almalıdır ve bu iş planlamış şekilde ileriye gitmelidir.

Yeni yılın ve Kutlu Bi’set Bayramı’nın hepiniz için hayırlara vesile olmasını, ilahi teveccühatın kapsamasına girmenizi ve İran milletinin günbegün teveccühünü, tevessülünü ve maneviyatını arttırmasını umuyorum.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Welayet News 



Yeni yorum ekle