Netanyahu ile Trump İran’a karşı savaş için anlaştı mı?

Ct, 07/12/2019 - 10:14

Belki de bundan dolayı Devrim Muhafızları’nın en önemli askeri danışmanlarından biri olan General Nurullah, geçtiğimiz günlerde şu açıklamada bulundu: “Körfez’de yer alan 21 Amerikan üssü füzelerimizin hedefi olacaktır. İran, en büyük düşmanı ile büyük savaşa kendini hazırlamıştır.”

Welayet News - İsrailli generaller ile Amerikalı meslektaşlarının açıklamalarını ve ABD'nin Körfez'deki güçlerinin hareketlerini takip edenler, İran'a karşı eşikte olan bir saldırı için hazırlıkların tam hız sürdürüldüğü kanaatine güçlü bir şekilde ulaşır. Ne var ki İran da bu durumun fazlasıyla farkında ve hazırlık seviyesini yükseltiyor. Bu saldırı öngörülerinin gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceği ise başka bir konudur.

Bu göstergeleri ve hazırlıkları birkaç noktada özetleyecek olursak:

Birincisi: İsrail istihbaratına ait Debka haber sitesinin, geçtiğimiz Pazar akşamı ABD Başkanı Donald Trump ile sıkı dostu Benyamin Netanyahu'nun görüştüğünü vurgulaması, İran'a karşı bir askeri koordinasyon üzerine anlaşma yaptıkları sonucunu veriyor.

İkincisi: Amerika'nın generalleri ile hava kuvvetleri komutanının yanı sıra genelkurmay başkanının yer aldığı üst düzeyli askeri heyetleri Tel Aviv'e yoğun temaslarda bulunarak, İran'a karşı gelecek savaş için hazırlık ve koordinasyon çerçevesinde Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi ile toplantılar düzenliyor.

Üçüncüsü: İsrail'in üst düzey bir askeri heyeti, özellikle Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn'den olmak üzere Körfez yetkilileriyle “saldırmazlık” anlaşmasını imzalamak ve İran'a karşı bir savaşta rollerin dağılımını görüşmek üzere Washington'a gitti. 

Dördüncüsü: ABD'nin en büyük uçak gemisi olan Abraham Lincoln, İran savaşına hazırlık bağlamında, haziran ayından bu yana ilk defa Hürmüz Boğazı üzerinden Körfez sularına geri döndü.

Amerikalı ve İsrailli yetkililer her zamanki gibi tüm bu hareketlenmeler ile hazırlıkların, İran'ın, Suriye ve İranlı hedeflere yönelttiği füzelere misilleme olarak İsrail'e saldırmayı planladığı için hayata geçirildiği söylemlerinde bulunuyor. İsrail'in Şam Uluslararası Havalimanı yakınlarında düzenlediği saldırıda, Suriyeli ve İranlı güçlerden çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti.

Gerçek elbette ABD ile İsraillilerin iddialarından çok uzaktır. Batılı kaynaklar Amerika ve İsrail'in, İran'ın bezin fiyatlarından dolayı çıkan halk protestolarından dolayı zayıf ve kırılgan bir hal içerisinde olduğu izlenimi uyandırmaya çalıştıklarını vurguluyor. Buna göre, Lübnan ve Irak gibi İran'ın müttefiki olan askeri kollarının bulunduğu ülkelerde de benzer protestolar yaşandığından dolayı, bu protestolardan yararlanmak ve İran'ın derinlikleri ile nükleer tesislerine saldırmak için uygun zaman olduğu yönünde algı uyandırmayı amaçlıyorlar.

Basına sızan haberlere göre İsrail'in yeni savaş bakanı Neftali Bennet, İran'a saldırı konusunda en çok istekli olan yetkililerden biridir. Bennet'in geliştirdiği yeni askeri stratejinin öne çıkan başlıkları İran kuvvetlerinin Suriye'den çıkarılması, İsrail hükümetinin Hizbullah'ın deneyimini ve füzelerini Suriye'nin güneyindeki Golan Tepelerine bakan doğu cephesine taşımasına bir daha asla izin vermemesi ve bu bağlamda Hizbullah'a karşı düştüğü hataları tekrarlamaması maddeleri oldu.

İsrail'in eski Kahire Büyükelçisi Itzhak Levanon, İsrail Hume gazetesinde yayımlanan bir makalesinde aynı teoriyi vurguladı. Makalede, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a İran Kuvvetlerinin varlığına dair bir uyarıda bulunarak, bu güçlerin Suriye'den çıkarılması istendi. Makalede, Amerika ile İsrail'in bu hususta Lübnan ve Suriye yönetimlerine gönderdiği mesajlara dikkat çekildi.

Lübnan ve Irak Başbakanlarını deviren ve hala bir şekilde devam eden halk protestolarının İran'ın müttefiklerine zarar verdiği ve bölgedeki imajını sarstığı konusunda tartışmaya gerek yok. İran Rehberi Seyyid Ali Hamanei, bu olayların arkasında durdukları ve olayları zayıflatmak için İran'a karşı kullandıkları konusunda hiç tereddüt etmeden Amerika ve İsrail'i işaret etti. Ne var ki, Amerika ve İsrail'in İran'a karşı her türlü saldırısı tam aksi yönde sonuç veriyor ve Irak ile Lübnan halkının çoğunluğunu yönetimlerinin arkasında durmak konusunda birleştiriyor.

Üzerinde durmamız gerek bir diğer mesele ise İran liderliğinin İran'a karşı herhangi bir saldırı karşısında asla elleri bağlı durmayacağıdır. İran halkı ve askeri kurumu da, Amerika ile İsrail'in uçakları ve füzelerini asla kabul etmeyecektir.

Gösteriler ve protestoların siyasi etkileri olabilir ama askeri etkisi asla olamaz. İran'ın ezici füze gücü hala aynı durumdadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen ve Gazze'deki füze güçleri için de aynı durum geçerlidir. Belki de bundan dolayı Devrim Muhafızları'nın en önemli askeri danışmanlarından biri olan General Nurullah, geçtiğimiz günlerde şu açıklamada bulundu: “Körfez'de yer alan 21 Amerikan üssü füzelerimizin hedefi olacaktır. İran, en büyük düşmanı ile büyük savaşa kendini hazırlamıştır.”

 

Medyaşafak

 



Yeni yorum ekle