İslam İnkılabı Rehberi’nin anlatımıyla Peygamber’in (s.a.a) halktan halaliyet dileme macerası

Pa, 27/10/2019 - 14:03

Peygamber mescide geldi ve buyurdu: Kimin üzerimde bir hakkı varsa gelsin ve o hakkını alsın. Orada bulunanlar ağlamaya başladı ve dediler: Ey Allah’ın Resulü! Bizim mi üzerinde hakkımız olacak? Paygamber buyurdu: Allah’ın huzurunda rüsva olmak sizin yanınızda rüsva olmaktan daha zordur.

Welayet News - İslam Peygameri Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) vefat yıl dönümü dolaysıyla KHAMENE. IR internet sitesi, İmam Hamanei’nin 18 Mayıs 2001’de Tahran Cuma namazı hutbesinde irad ettiği beyanatla ilgili videodan bir bölüm yayımladı. İmam Hamanei, bu bölümde Hz. Peygamber’in (s.a.a) mescitte halktan halaliyet dileme hikayesini anlatıyor.

Buna benzer günlerin birinde –Sefer ayının 28. günü- o sevamî nur, yüce insan ve o şefkatli baba halkın arasından göçüp gitmiş ve onları hüzün ve keder içinde bırakmıştı. Peygamber’in rihlet günü ve ondan önce hasta olduğu günler, özellikle de vefatından kısa bir süre önce yaşananlarla birlikte düşünüldüğünde Medine için zor günlerdi. Peygamber mescide geldi, mimberin üzerine oturdu ve şöyle buyurdu: Kimin üzerimde hakkı varsa gelsin ve o hakkı alsın. Bunu duyan oradaki halk ağlamaya başladı ve dediler: Ey Allah’ın Resulü! Senin üzerinde bizim mi hakkımız olacak?! Peygamber buyurdu: “Allah’ın huzurunda rüsva olmak sizin yanınızda rüsva olmaktan daha zordur; eğer üzerimde bir hakkınız varsa, benden alacağınız varsa kıyamet gününe kalmadan gelin ve onu alın”. Ahlakı görüyormusunuz! Bunu söyleyen kim? Cebrail’in kendisiyle sohbet ettiği için gurur duyduğu o yüce insan. Ve tabi ki şaka yapmadan, bunu ciddi olarak halka söylüyor, ta olmaya ki bir yerde onun vasıtasıyla kimsenin bir hakkı bilinmeyerek zayi olmuş olsun.

Peygamber iki kez, üç kez bu sözü peşpeşe tekrarlamıştır. Elbette tarihte bazı rivayetler nakledilmiştir ki hangisinin daha doğru olduğunu pek bilmiyorum ama genellikle nakledilen şudur: O esnada bir kimse ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Benim senin boynunda bir hakkım var. Bir ara deveyle yanımdan geçiyordun; ben de deveye binmiştim sen de deveye binmiştin. Benim devem sana yaklaşmaya başlayınca onu asayla savuşturmak istedin ama asan benim karnıma değdi ve bu hususta senden alacağım var!”. Peygamber gömleğini yukarı çekti ve ‘hemen şimdi gel ve kısas yap; kıyamet gününe bırakma’ buyurdu. Halk hayretler içinde seyrediyordu ve diyorlardı; bu adam gerçekten kısas mı yapacak? Nasıl kıyabilir? Baktılar Peygamber bir kimseyi eve gönderdi, o asa olarak kullandığı cubuğu getgirmesi için. Sonra  buyurdu: Gel ve bu cubukla karnıma vur. Herkes bu adam bu işi ya yaparsa diye hayret ve utanç içinde bekliyorken birden o adamın Peygamber’in ayağına kapandığını ve karnını öpmek istediğini gördüler. O adam şöyle diyordu: Ey Allah’ın Resulü! Senin bedenine dokunarak kendimi cehennem ateşinden kurtarıyorum! (Şeyh Saduk, Emali, s. 506)  

Welayet News            



Yeni yorum ekle