Kılıçlara galip gelen kan „Heyhat Minez Zille“

Cu, 23/02/2018 - 18:09

Kılıçlara galip gelen kan „Heyhat Minez Zille“

Tarihler hicri 61 yılını gösterdiğinde Muaviye Bin Ebu Süfyanın ölümüyle İslamın en karanlık hükümeti olan Yezid dönemi başlar. İslamla hiç bir alakası olmayan ve alenen günah işlemekten çekinmeyen fasık biri olmasına rağmen İslam adına Yezide biat isterler. Muaviye ölmeden beni ümmeyenin saltanat dini para, makam hibe ve korku yoluyla pekiştirir, İmam Hasanla yaptığı anlaşmayı hiç bir şekilde uymaz ve  uygulamaz

Beni ümmeyenin velayet düşmanlığını velayet olarak ümmete sunar ve bunu meşrulaştırmak içinse Muaviye bin Ebu Süfyanın ölümünden sonra Yezit bin Muaviye Hüseyin bin Ali‘nin biatını ister ancak İmam Hüseyni hiç bir şekilde entrikalarına ne vaat ne de korkutmalarla dahil edemez. İmam Hüseyin Medine valisinin Yezid adına kendinden biat istemesine Allah‘ın rızasının bulunmadığı bir işte bulunmayız diyerek  red cevabı verir  ve İmam bu biatın hedefini şu cümlelerle belirtir. İslamın fatihasını bize okutmak istiyorlar, İmam biatı red ederek o pasif dönemi sonlandırır.

Bu meselede karşı karşıya kaldığı zorlukları ümmetin onu yanlız bırakmasını cedine türbesine defalarca giderek şikayet eder. Peygamber şehrinin peygamber evladının kanına bulanmaması kudsiyetinin koruyabilmek için Medineden Mekkeye hicret eder. Medine‘den ayrılırken Hz Musa‘nın Mısır‘dan çıkarken okuduğu ayeti okur ( Rabim zalimler topluluğundan beni kurtar der) Yezid hükümeti Mekke‘de kabenin kenarında dahi İmam Hüseyni rahat bırakmaz hicri ismailde bile olsa Hüseynin kanını dökün emri kabeyide İmam Hüseyn için sığınak olmaktan cıkarır.

İmam Hüseyin kabenin hürmetinin ayaklar altına alınmaması için Mekke‘dende Kerbela‘ya uzanan zahmetlerle dolu bir hicrete başlar. İbrahimi aşkın teceli yat yeri ismailin kurbangahı minadan kurbanlarını kesmeden ayrılmak zorunda kalır. Rabinin kendi için seçtiği başka bir aşk meydanına kurbanlarının sunulacağı meydana yol alır. Yolda meşhur şair Ferezdakla karşılaşır ondan halkın durumunu sorar. Ferezdak o meşhur sözünü söyler: ‚Onların kalbi seninle kılıçları hükümetle Yezid‘le der‘  İmamın kendi değimiyle bu kıyamın dünya malı ve makamlar için olmadığını ilan etmesi İmamın etrafında menfaat bekliyen kalabalıkları dağıtır.

İmam ilahi bir görev için kıyama kalkmıştır, yozlaştırılmış dini ihya Muhammedin miras bıraktığı İmamet ve Velayet dininin tebliğ bayrağını açmıstır. Bir yerde hak öte tarafta batıl, bir yerde zalim Yezid öte yanda Hüseyin bin Ali vardı ve Hüseynin eliyle meşrulaşmak isteyen gasıp bir hükümet İbrahimle Musanın velayet mirası peygamber evladı Hüseyinin omuzlarındaydı.

Nemrutla Firavunun mirası ise sağının oğlu Ebu Süfyanın torunu ciğer yiyen kanının oğlundaydı hak ve batıl karşı karşıyaydılar, bir fark vardı ki İmam tüm ailesiyle bu yoldaydı ve yol boyunca şehadetini ve ailesinin esaretini haber veriyordu. Hiç bir şey gizlemeden birer İsmaili ruh olmuşlardı, bu yolda Küfe‘den gönderilen 18 bin mektup sahibinden haber yoktu ve eşlik eden binler yol uzadıkça döküldüler. İmam Kerbela‘ya vardığında dostlar yezdanın sayısı kadardı, ne Basra nede Kufe‘nin binlerce mektubunun cevabı gelmiyordu. Biz öndersiz imamsız kaldık Hüseyin yetiş  diyenler Küfe‘de o hazretin elçileri Kays bin Musahar ve Müslim bin Akili sahipsiz bırakıp şehit etmişlerdi. Basra‘da Süleyman bin Surab‘ta aynı akıbete ugratılmış, İbni .Ziya‘dın ok yağmuruyla sinesini delmişlerdi. Müslüm bın Akilin şehadet haberi ulaştığında artık cok geçti, İmam Kerbela yolundaydı ve Hür‘ün komutasındaki ordu İmamı ve yarenlerini sussuz, otsuz ve kalesiz bir yere sevk etmekle memur edilmişlerdi. İmamın ğaziriyat veya şüfeye çölüne inme teklifinide red etmişlerdi. İmam Hür‘e o zaman en azından ikametimize daha münasip bir yer bulalım dedi, böylelikle ordunun gözetiminde Fıratın yakınına geldiler.

Taf denen bölgeye vardıklarında İmam bu bölgenin adını sordu. Hür ve adamları buraya Taf demekteler dediler. İmam başka bir ismininde olup olmadığını sordu. Kerbela dediler. İmam bu ismi duyar duymaz Allah‘ım kerb ve beladan sana sığınıyorum işte burası bizim ineceğimiz son yerdir. Allaha and olsun ki kabirlerimizin yeride burasıdır kıyamet gününde buradan haşr olacağız, cedim Resullahın vadidir, Onun vadinde hiç bir hilaf yoktur. İmam bu ve buna benzer onlarca rivayete kendi akıbetlerini haber verip bu yola bilinc, irade ve sorumlulukla çıktığını belirtmiştir.

Züheyr bin Kayn‘ın bu az grupla savaşmamız arkadan gelecek olanlardan daha kolaydır demesi üzerine. İmam savaşı ilk başlatan ben olmayacağım demesi, İmam Ali‘ninde Cemel‘de takip ettiği programın aynısıdır. Burda açık olan şey şudur ki İmam zahiri bir zafer elde etmek amacında olamadığını bundan daha yüce daha geniş boyutlu bir hedefi takip ettiğini göstermektedir.

O gün ve bu gün günceliğini yitirmeyen o hedef neydi ve onun aslında etrafının sarılmasıda bu hedeften dolayı değilmiydi. 72 can Aşura gününe geldiğinde hiç düşünmeden bu yüce hedef uğruna canlarını vermişlermiydi, İmam Hüseyin en sevdiklerini Ali Ekberini altı aylık Ali Askarına kadar Ebul Fazıl Abbas kalem kollarını yarenler sinelerini bu uğurda şehadete açmışlardı. İmam bu yüce hedef için tüm Ehli Beytini beraber getirmişti. Eserate ducar olacaklarını bile bile Zeynebi Kubra bu hedefe ulaşma yollunda iki oğul kardeşler kardeş cocuklarını ve en mühimi Yadigar kalan kardeşini ve dahada mühimi velayet makamının imamını bu yolda veriyordu .Ama nağlamadan sızlanmadan şikayet etmeden yardım ediyordu ey kılıçlar gelin beni parca parca edin diyen kardeşini engelemiyordu, aksine sen müsterih ol kardeşim diyordu.

Velayeten mahrum bir din Muhammedin dini değildir, velayetin olmadığı yerde ise zillet vardır ve zillet Ali peygambere bu biatle yamalanmak istenmekteydi. Ama İmam Hüseyin öyle bir sineden beslenmişti ki ölüm anında evladının bu yolda parparca olacağını bilen annesi Betül Zehra ona Kerbubela kefeni bırakmıştı ve Hüseyin kerbulada heyhat mine zileh zaferini bu ruhla bu iradeyle kazanmıştır. Zillete bulaşmayan izzetin ölümsüzlüğünü ehlu iyaliyle aşikar kılmıştır. Allah‘ın temizlemek istediği Ehli Beyt zilleten beridir, zaferini kılıçlara kanıyla  galip gelip ispat etmiştir.

 

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle