Hakkın Adıyla Tağuta Hizmet

Cu, 23/02/2018 - 18:04

Bismillahirahmanirahim

İçinde bulunduğumuz bu manevi aylarda insanların manevi arınma ve fitnelerin karşısında mücadele azimlerini bilemelerini dilerken bu kudsiyet ve maneviyat düşmanlarının katliam ve saldırılarının sürekli cereyan ettiğini üzüntüyle müşahede etmekteyiz.

Emperyalizmin her geçen gün saldırganlıklarını aşikar edip meydanlara kuduz salyasını akıtmayı gerçekten insani hasletlerin ne kadar tehlike altında olduğunu bir kez daha gösterdi. Siyonizm saldırılarına Amerika barbarlığına çanak tutup alkış çalanlar bu zulümlerin ortak ve sorumlularıdır. Kimyasalara baş vuracak kadar çaresiz insani hasletlerden yoksun bu topluluklar insanlıktan dem vuracak kadarda arsızdırlar. Kötülüklere ve kötülere saygı gösterip halklarını aşağılamaktalar mazlumların mazlumiyet sebebleri zulümün eli maşası olanlar en büyük kötülüğü ümmete islam kisvesi altında yapa gelmekteler ne yazık ki.

İmam Ali (a.s)‘nin dediği sözün özünü yaşamaktayız: Kötülükten sakınmak için kötüye saygı gösterme. Kötülüklere ses çıkarılmama devrini yaşamaktayız, iyiler suçlandığı zaman susanlar kötüler övüldüğü zaman susanlar insan olma nimetinin farkında olmayanlar. Ne zulm ediniz nede zulüm olununuz, hem zulm edip hem zulüm olunmaya rıza göstermek.

Kötülükler toplum hayatını felç ettiği halde susmak, iyilikler ortadan kaldırılıp kaos geldiği halde susmak. Tüm bunların kimlerin istek ve arzusu olduğunu bile bile görmezden gelmek. Bu manzara insanın kendine sadık olamamasının getirisidir, kendini savunamayan hakkı nasıl savunabilir? Güçlünün hakaretleri karşısında sukut, mazlumun feryadına sağırlık insanlık camiyasının bir an önce kurtulması gereken hastalıktır. Amerika vahşeti karışında bu az diyenler neyle doyarlar acaba? İnsan pazarlarını oluşturup bu saldırıların mali desteğini sağlayanlar ümmetin kanser çibanıdırlar. Şam saldırısına zemin hazırlayıp sevinenler, iplerini savaş suçlusu kan akıtma, ifsat etme ustaları Amerika ve hamisi İsrail‘e bağlayanlar nasıl bir sıfatla sıfatlanabilir. Bunlara uyanlar bunlara kananlar kendilerini nasıl savunabilirler? Bilmediklerinimi iddia edecekler !

Yeryüzünü tarumar ederek demokrasi barbarlığıyla gittikleri her yeri ifsat edip insanları insani değer ve hasletlerinden koparan büyük şeytan Amerika‘yı hiçmi duymadılar. Yeryüzünde meydana gelen hangi katliyamda onların parmağı yok ki? Kimyasaldan Afrika‘nın Ebola virüsüne kadar herşey onların marifeti değilmi? Sömürüyü bir sanat, kaçakçılığı bir sektör, bölücülüğü kanun haline getirdiler ve tüm bunlar ahmak yönetici ve yöneticilere kanan halklar sayesinde gercekleştirdiler. Her yolu mübah görerek hala bugün bu cinayetleri işleye durmaktalar ne yazik ki. Müslümanım diyenleri ve siyonistler bugün aynı şeye sevinir hale gemişler. İsrail başbakanı Amerikayı şişirip överken müslüman başkanlar yeterli değil daha çok diye bilmekte. Arabistan tüm gayretini sarf edip kesenin ağzını sonsuz açarken saldırı sonrası vurulan yerin İslam beldesi vurulanların müslüman vuranlarında müstekbir Amerika olduğunu bile bile memnuniyet mesajlarını paylaşmaktadır.

Ne vahim bir durum! Siyonistler ve Amerika emperyalizmi müslüman kimliğini babalarından miras alan din yoksunları bu birleşimin adı ne diye sorarsanız tüm çağlarda hakkın karşıt mücadelesini veren tağutan başka bir sey değildir. Nasıl ki Peypamberi Ekrem zamanında kendini kitap ehli gören yahudiler Peypamberi Ekrem‘in dava ve varlığını ortadan kaldırmak için müşrikleri kabul edip bu yolda samimiyetlerinin ispatı olarak onlardan istenen tağut putunun önunde eğildilerse malesef bu günde kendini kitap ehli sanan müslüman yöneticiler siyonist lobilerinin elinde olan siyonizmin bu tağut putunun önünde eğilmiş, eğilmekle kalmayıp halklarınada bunu aşılayıp uygulama mücadelesi vermekteler. Yani bir yandan hak öte yanda batıl, bir yandan namaz öte yandan zulüm, bir yandan islam öte yandan siyonizm ve bir yandan dinlerinin emr ettiği Allah dostlarının sevgisi öte yandan Allah düşmanlarına tutulan alkış. Tağutun var etmek istediği yıllarca ümmeti sömürü aracına çeviren saltanat perestlerin saltanatlarını pekiştirme, mazlumları ise mazlumlaştıran tağuti islam.

Bir insan, bir toplum dostunu ve düşmanını tanımadığı müddetce asla emniyete olamaz ve zafere erişemez. ‚Kişi sevdiğiyle beraberdir‘ hadisi inananlara ölçüdür. Allah‘u teala Hz Davud‘a bildirdi: ‚Ey Davud şu kadar iyi insanı ve şu kadarda kötü insanı helak edeceğim. Davud (a s) buyurdu: ‚Ey Rabbim kötüleri helak etmeni anlıyorun peki iyilleri niçin helak edeceksin. Allah‘u teala buyurdu: ‚Kötüler kötülük ettiği halde onlar sustu ne hakkı emr ettiler nede kötülükten neyh ettiler, böylece onların kalblerinide onlara çevirdim ve önce onları helak edeceğim.‘ Bu kıssa gerçekten çok ibret vericidir ve şu ayeti hatırlatıcıdır: ‚Siz farkında olmadan kalbleriniz onlara döner‘.

Müslümanlar kendi dünya ve ahiretini kurtarabilmek için Allah‘ın buyruklarına dönmelidirler onun dostlarıyla dost düşmanlarıyla düşman olmalıdırlar. Şüphesiz rabblerinin emirlerinden yüz çevirenler husrana uğrayanlardır. Bugün bir bakıma Mekke devrini bir bakıma ise Medine devrini yaşamaktayiz. Müslümanlar ambargo ve sindirme can ve mal tehlikesiyle karşı karşıya getirilerek Mekke dönemini yaşamaya zorlanırken öte taraftan Medine‘nin tevhit bayrağı velayet ipiyle gün be gün yükselerek ilahi vadin gercekleşmesine doğru gitmekte. Nasıl ki peygamber zamanında tüm hizipler bunu ortadan kaldırmak için tağut putunun etrafında birleştilerse malesef bu günde bu velayet devleti karşısında tüm hizipler ve kitap ehli iddiasındakinlerle beraber aynı safta birbirilerini destekleyerek yürümekteler. Hepsinin dilleri ve elleri mazlumlara zulümle hakkı gizlemeyle renklenmiş. Allah‘ın diniyle savaşmaktalar ama burda düşündürücü olan şudur ‚siz neyseniz başınızdakinlerde onlardır‘ bu hadis aslında kendimize dönmemiz gerektiğini, kurtuluşun insanın kendinden geçtiğine imanla gerçeklesebileceğine inanmak ve Rabbimiz buyurmakta: ‚Bir topluluk kendini değiştirmedikce biz onları değiştirmeyiz‘.

Kendimize dönmeyi rabbimiz bize emr etmekte ve şu ayeti zikr ederek tüm müslüman kardeşlerime bir kez daha nereye gittiğimiz ve kimi sevindirdiğimiz üzerine düşünmeye davet ediyorum Allah yahudi ve hristiyanlar hakkında buyurarak: ‚Onlar büyüklerini ulularını kendilerine rabb edindiler‘ Bu ayet inince Adi bin Ğatemi Tai buyurur:‘Ya Resulullah acaba bu ayet neyi kast etmekte, ben bir hristiyandım ama hiç bir zaman büyüklerimize ve rahiplerimize siz bizim ilahımızsınız demedik ve hiç bir zamanda onlar biz sizin ilahınısız demediler. Peygamberi Ekrem buyurdu: ‚Evet onlar biz sizin ilahınısız demediler sizde siz bizim rabbimizsiniz demediniz ama onlar tarafından kanun yazdılar Allah‘ın haramlarını helal ettiler, helallerinide haram ettiler ve sizde bunlara uydunuz böylelikle onları rabb edinmiş oldunuz.

Yukaridaki ayet bu gün bize dayatılan kanunlara ve kanun koyuculara tıpa tıp benziyor, nasıl ki dünün kitap ehli kitabın arkasına sığınıp kitaplarını arkasına atıyorduysa malesef bu günün kitap ehlide aynı yolu takip etmekte. Bu gün bunlardan olmamak için Allah‘ın kitabını Allah‘ın dediği şekilde yaşamak zorundayız, aksi halde eleştirdiklerimizle aynı oluruz.

Rabbim merhametini kazanan ve nusretine erişenlerden etsin hepimizi.

 

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle