ZALİM VE SÖMÜRGECİ MÜSTEKBİRLERLE DOST OLMA!

Sa, 07/03/2017 - 14:51

‘’Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiç bir değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bi tehlikeden sakınma başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allaha’dır.’’3/28

Yukarıdaki ayet derin ve pur mana bir ifade ile mümin’leri uyarmakta ve kesin bir emirle müminlerin kafirleri dost etmelerini şediden men etmektedir. Eğer bu dostluklar kudret, servet ve izzet içinse, bunların tamamı Allah’ın elindedir. Zira ‘ Resülüm’ De ki: Mülkün gerçek sahibi olan  Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.’’3/26

Diğer bir ayette de şöyle buyurur:

‘’ Hem derler ki:< Medine’ye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır.> Heyhat! İzzet, Allah’ın, Resülünün ve Mümin’lerindir. Ne var ki munafıklar bunu bilmezler.’’63/8

Ayetlerin metninde alınan ders, izzet, şeref, şahsiyet, vakar, gönülden Allah’a ve onun Resulu Muhammede(s.a.a) iman etmiş müminlere aittir. İzzeti, şerefi, serveti, şan ve şöhreti kafirlerin, müşriklerin, munafıkların, Zalimlerin ve sömürgeci müstekbirlerin yanında aramakta olanları acı bir dille kınıyarak Allah’la olan irtibatın kesildiğinin haberini verir. Ve şöyle der:’’ Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiç bir değeri yoktur.’’

Bu ayet müslümanlara siyasi ve ictimai bir ders vermekte ve müslümanlara yabancıları dost, yardımcı, koruyucu, yar ve yaver kabul etmeyin, onların aldatıcı cezzap konuşmalarına, zahiri muhabbet ve cezp edecek davranışlarına aldanmayın demketedir; zira tarih boyunca müslümanları bu tavır ve davranışlarla aldatarak sırtlarına indirmiş oldukları darbelerin izleri hala müslümanların hayatından silinmemiş ve hala devam etmektedir. Sömürgecilik tarihine baktığımız zaman giymiş oldukları dostluk elbisesi altında acıma duygusu ile yaklaşarak müslüman halkları moderinleştirme ve geliştirme adı altında oyalayarak namuslarını, şereflerini ve izzetlerini ellerinden aldılar ve zehirli, hançerlerini müslümanın sırtına sapladılar.

Unutmamak gerekir ki istimar yani sömürgeciler imar ve yenileme adı altında bir ülkeye girdiler mi ve ayaklarını sağlam bastılar mı o ülke insanına fakirlik ve  eziklik gömleğini dikmeye başlarlar ve o ülkenin yer altı ve yer üstü tabii kaynaklarını yağma ederler ve yerli halkı hizmetçi durumuna düşürür ve hizmetkar olarak kullanırlar.

Ayetin devamında Allah, müminleri bırakıp sömürgeci zalim ve diktatörleri veli edimenin ne kadar zararlı olduğunu hatırlatarak müminlerin müminlerle dost olmalarını istemektedir. Zira sosyal yaşamda fert ve devletin bir dosta bir veliye ihtiyacı vardır, bu ihtiyacı gidermek için mümin ve muvahid fertleri ve iman ilkeleri üzere kurulmuş devletleri dost ve evliya edinmeliler; bunlar varken merhametsiz zalim, sitemkar inançsız fert ve devletlerle dostluk kurmak Allah’la olan irtibatını kesilmesine sebep olmuş olacak,  ‘kim bunu yaparsa Allah’la ilişkisinin kalmadığı ve irtibatını kesmiş olacaktır.’Bu genel kanuna istisnaen müminlerin veya müslüman bir devletin gelişen dünyanın gelişmekte olan siyasi, iktisadi ve ticari dengelerin korunmasında uluslar arası ilişkiye girmenin bir sakıncası olmadığını ayet şöyle izah etmekte:

’’Ancak onlardan gelecek bir tehlike olursa başka’’

Bu ayetin verdiği ruhsatın adına islam fıkhında takiye deninmiştir. Takiye islam dininin istenilen hedefe varmasında kullanılacak en büyük silahtır. Buna binaen takıyeyi bir kaç başlık’lıkla izahına çalışalım.

TAKİYE:

Bir nev-i savunma silahıdır. Şu bir gerçektir ki bazen insan büyük hedefler doğru hareket ederken önüne çıkacak engeli imanın verdiği ferasetle aşarak hedefe doğru hareket etmesi İslamın siyaset sanat’ıdır.

TAKİYE:

 Mümin hedefine doğru giderken önüne çıkacak keskin viraçları maharetli dönüşler yaparak taşımakta olduğu emaneti hedefine götürme sanaatıdır.

TAKİYE:

Üstün maharet ve keskin bir zeka ile tehlike arz edecek düşman siyaseti karşısında fevkulade bir siyaset geliştirerek tehlikeyi önleme sanaatıdır.

TAKİYE:

Can, mal ve namusun, zalim ve diktatör rejimler ve yöneticiler tarafından tehlikeye düştüğünde  oldukca kıvrak bir siyaset uygulayarak tehlikeyi berteraf etme sanaatıdır.

TAKİYE:

Mukaddes İslam dininin öz kimliğine zarar verecek tehlike anında can, mal ve evlatlarını ortaya koyarak kanıyla onu tarihe taşıma sanaatıdır.İslamın ulvi hedeflere doğru yücelmesinde, hakkın takviyesi, batılın yokluğu için canını malını ve bütün sevdiklerini Allah için vermesi İslamın siyasi azametidir. Ama hiç bir hedefi olmadan akidesini izhar etmesi neticesinde canı, malı ve namusunun korunması için takiye yapma siyasetini kullanarak akidesini gizlemesi <Ruhsattır>

 Amma Takiye:

 Batılın yayılmasına, insanların yoldan çıkmasına zulmu ve sitemin devam etmesine yol açacak olursa kesinlikle takiye yapmak haramdır; şu esase dikkat edilmesi gerekir ki bazen takiye vaciptir bazen caizdir bazen mubahtır bazen haram ve yasaktır. İslam dininin yüksek hedeflere doğru yayılmasında takiye lazım ise takiye yapmak caizdir; İslami akide ve hükümleri yüksek hedeflere doğru ilerlemesinde hakkı açıkca ilan gerekiyorsa takiye yapmak haramdır ve gerekirse can, mal, ve evlatta bu yolda verilmesi gerekir.

Sömürgeci müstekbirlerin İslam ümmetine karşı kullanmış oldukları ‘’ TAKİYE’’

 1-Yardım sever güler bir yüz kullanırlar ve dostluk elini uzatırlar kendilerini emin gösterirler ama müslüman ülkelerin servetini yağma ederler ve halklarını hizmetçi yaparlar.

2-Eşitlik, hürriyet özgürlükçü bir yönetim şekli olduğunu iddia ederek dinsiz laik ve seküler bir demokrasiyi  kurtuluş reçetesi olarak gösterirler ve  İslam dinine kelepçe vurarak rafa kaldırırlar.

3-İnsan sever, dost ve evrensel insan haklarının savunuculuğunu yaptıklarını iddia ederle ama Afganistan’da, Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de, Kürdistan’da ve saire İslam ülkelerinde insan kanını acımasızca akıttırlar.

4-Mazlumdan yana olduklarını söylerler ve mazlumun hamisimiş gibi kendilerini gösterirler ama İsrail’in varlığı için onların kanını dökmeyi de vazife bilirler ve dökerler.

5-Kendilerini islahatçı göstererek mazlum ve mustazaf milletlerin beldelerini işgal ederler ve halkınıda ‘DAİŞ, eliyle kestirir geri kalanıda hizmetçi yaparlar ve kadınlarını DAİŞ canavarı tarafından kendi aralarında cariye diye pazarlatırlar.

6-İslam dinine saygı duyduklarını  müslümanlara saraylarında iftar yemeği vererek dost olduklarını ilan ederler; davet ettikleri Müslümanlar saraylarda yemeklerini yerlerken televizyon ekranından beyaz sarayın ve aksarayın vermiş oldukları silah ve destekle kadın, çocuk, yaşlı ve savunmasız insanların üzerine Yemen’i, Irak’ı, Kürdistan’ı, Suriye’yi havadan ve karadan bombaladıklarını davetlilerine göstermekteler ve afyet olsun dostlar!..

7-Sömürgeci zalimlerin çomaklığını yapanlar ise camilerden çıkmazlar ve Allah’ı ve peygamberi dillerinden düşürmezler. Ama zalimlerin emri üzere müslüman kanını akıtırlar; örnek ise Suudi Arabistan kralı, Katar, Bahreyn ve Türkiye kralları Yemen’de, Bahreyn’de, Suriye’de ve  Irak’ta dostları olan batının emrini yerine getirmekteler.

8-Ezilenlerin ve mazlum yetimlerin, emekçi işçilerin alınterile kazanmış oldukları parayla yaptırdığı aksarayı İslamın arkasına sığınarak saray mullasından aldığı fetva ile  meşru’iyetini ilan eden ve papa’ile açılış yapan takiyeci zalim..!

9-Kral Selman kendini hadimülharemey’in gösterek Batı koalisiyonuyla birleşerek Rabbim Allah Resulum Muhammed’ir diyen Yemen halkına aylardır uçak saldırıları yaparak yüzbinlerce insanı öldürmekte..!

10-Peygamber evlatları cennet genclerinin efedileri Hasan’la Huseyn’in katilleri olan bir zihniyetin yaptırmış olduğu emevi hanadanının Şam’daki mescidinde namaz kılmayı iftiharla söyleyen ve diğer taraftan İmam Huseyni savunan zalimin takiyesi..!

11-Biz Allah için varız der ve miting meydanlarında Kur’an kaldıranlar ama dinsiz bir devlet modeli olan layık demokrasıyı ölümüne savunan takiyeciyi görmüyormusun..!

12-Zinayı suç olmaktan çıkaran, özgürlük adı altında kadın ve erkeklerin yeni dostlar edinmesine kapı aralıyan ve kadın cinayetlerine sebebiyet veren takiyeci zalimin zulmünü görmüyormusunuz..!

Bu sinsi davranışlarıyla asırlardır müslümanların kanını emerek insan olma haklarını dahi ellerinden almışlar. Bu ince siyasetlerle müslümanları inandıkları İslam dininden yavaş yavaş  uzaklaştırarak bir tarafı İslam diğer bir tarafı gayri İslami bir yaşantı sunarak medeni insan adı altında kendilerine hizmet edecek bir İslam toplumu oluşturdular. Yıllar yılı ve asırlar asrı bu şeytani siyasetleriyle tüm zenginliklerini ellerinden alarak İslam ümmetini sıfatsız işçi olarak çalıştırdılar ve hala aynı siyaset geçerliliğini koruyor ve sömürüsünü de devam ettiriyorlar.

Neden müslümanlar geri kaldılar?

1-Müslümanlar imanın verdiği feraseti kayıp ettiler, dost ve düşmanı birbirinden ayıramadılar; düşmanı dost, dostu düşman gördüler.

 2-Menfaat ve dünya çıkarlarını inandıkları dinin önünde tuttular ve zalimin kapısında bekçi olmaya razı oldular.

3-Makam ve şöhret için boynuna ip takmaya razı oldular.

4-Irki ve milli duygularını dinlerinden üstün tuttular.

5-Yabancıların çizmiş olduğu coğrafi sınırları vatan kabul ederek mümin kardeşini yabacı ve düşman gördüler.

6-Cahaletin verdiği mezhebi taasuplar yüzünden ayrılığa düşerek birbirini ağır dille suçladılar.

7-Müslümanlar batıya özendiler ve bütün İslami ve insani değerlerini batılılaşmak için sattılar.

8-Müslümanlar müslümanı bırakıp gayri İslami olanları dost edindiler.

9-Gayri İslami olan ülkelerle beraber olmayı izzet ve şeref kabul ettiler.

10-İlim, hikmet ve marifette o kadar yabancı oldular ki, batı emperyalistlerinin hazırladıkları dini İslam dinimiş gibi kabul ettiler.

11- İlmi kalkınma moderin bir dünya için gayretli bir çalışmayı müslümanlara haram kıldılar, zeki ve kafası çalışan müslüman gencleri para ve dünya refahıyla satın alarak kendi ülkelerine götürdüler. Bugün batı ülkelerinin önde giden ilim adamları İslam ümmetinin evlatlarıdır, çünkü İslam ülkelerinin başındaki hayin idareciler bunları sattılar; bazende anne ve babaları onları sattılar.

12-İslam ümmetinin başını kestiler; kesilmiş bedene batıya hizmet edecek yezidi bir kafa yerleştirdiler ve her istediklerini yaptırarak İslamın özünden uzaklaştırdılar.

13-Gayri islami olan Laik ve seküler bir ideolojiyi veya sistemi Allah’ın dimiş gibi kabul ettirdiler. Ve gerçek İslamdan uzaklaştılar.

14-İslami bir kıyafet giyinerek müslümanları başına geçen zalim ve batı hizmetçisini İslami bir lider olarak görmeleri.

15-Batı kafalı zalim idarecilere alkış tutmaları.

16-İsrail ve Amerika’yı kabul etmeyi kendilerine şeref bilen idarecileri alkışlarla başlarına getirmeleri.

17-İran İslam Cumhuriyeti’ile beraber olmayı kendilerine bir düşüklük kabul eden ama batı’ile beraber olmayı kendilerine şeref ve izzet kabul eden idarecileri kendilerine veli kabul ettikleri için

18-İslamın temel kaynaklarıyla kurulmuş olan Caferi mezhebini beşinci mezhep kabul edip onunla birlik olmayı suç kabul edenler hrıstiyan ve yahudilerle dinler arası diyaloğu dini bir görev bildiklerinden

19- Aynı Allah’a, aynı peygambere, aynı kitaba, aynı kıbleye inandıkları halde Ehl-i Beyti Resulun taraftarlarını bırakıp yahudi ve hrıstiyanlarla rahat bir araya gelmeleri olmuştur.

20-Yapılmış Muhammedi (s.a.a) devrimin karşıtı olan zalim ve müstekbir sömürücülerin yanında yer almaları olmuştur.

21-Aslan yürekli peygamber evladı Hizbullahın lideri Hasan Nasrullah’a hizbu şeytan diyen ve İsrail’i memnun eden bir türk bakanına alkış tutup başlarına getiren müslümanın dünde zilleti kabul etmesinden ileri gelmiştir.

22-İslam ümmetinin velisi, imamı ve rehberi olan Ayetullahuluzma Seyyid Ali Hameyni’yi bırakıp batıyı kendilerine veli ve dost edinenler İslam ümmetini geri bırakmıştır.

23-Afganistan’da, Filistin’de, Libya’da, Mısır’da, Sudan’da, Irak’ta, Kürdistan’da, Suriye’de, Bahreyn’de ve en acı birşekilde Yemen’de batı sömürgecilerinin akıtmış olduğu kana destek veren Suudi Arabistan, Katar ve  Türkiye İslam ümmetini zillete mahkum etmiştir.

24-Ortadoğudaki savaşın metninde İsrail’in güvencesini sağlamak ve büyük İsrail devletini kurmak vardır, bunada en büyük destekçisi Türkiye hükümeti , Suudi Arabistan kraliyeti ve haliçteki kraliyetler olmuşlardır. İşte bu destek zillete düşmeye ve gerilemeye yeter ve artar bile.

25- Biz zalimin yanında yer almayız diyen Türkiye reisi Bahreynde yapılan zulmü asla dile getirmediği gibi Suudi Arabistan’ın Yemen’i yerle bir etmesine açık destek vediğini sağır sultan bile duydu, ama Türkiye’deki müslümanlar duymadılar! Çoluk çocuğun kadın ve yaşlı, savunmasız halkın üzerine aylardır Amerika’dan ve İsrail’den almış olduğu bombaları yağmur gibi yağdıran Suud’inin zulmünu görmeyecek kadar kör  olmaları zilleti kabule yeterdir.

26-Geri kalmışlığa kapıyı açan en önemli unsurlardan bir olan imamet ve velayeti usulu dinde çıkarmaları olmuştur. Ve çıkardıkları gibi unutturmuşlardır; sömürgeci müstekbir velayet makamının yokluğundan istifade ederek bu kapıdan içeriye girmiştir ve müslümanlara diz çökdürerek hizmetçi kılmıştır.

27-Bütün değerlerini kaybeden müslümanlara kendi velayetlerini ve imametlerini aldatıcı tebesümlerle ve okşayıcı davranışlarıyla kabul ettirdiler ve sonra müslümanı müslümana düşman kıldılar ve  birbirini öldürme fetvasınıda kendileri verdiler.

28-Amerika’dan ve Avrupa’dan fetvalarını alan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’yi yanına alarak Allah’ın emrimiş gibi hemen Yemen’e savaş açtılar. İşte bu zillete rızadır!.

29-Ak partinin eski dişişleri bakanı olan Abdullah Gül Suriye’ye giderken  biz dostumuz Amerika’ile birlikte ortadoğuya demokrasi götüreceğiz sözü yani Amerika’nın velayetini kabul ettireceğiz  sözü elbette geri kalmışlığa kendin imzalayıp kabul etmişsin,  itiraz hakkın yoktur  ve sen oy vermişsin öyle ise zillete razı ol!..

Zalim ve sömürgeci devletlerle veya milletlerle dostluk kurup onları veli kabul etmek bütün İslami, insani, ahlaki ve urfi değerlerini onlara hibe etmek ve satmak demektir. İslam ülkelerinin haritasını önünüze koyun İran İslam Cumhuriyeti hariç diğer ülkelerin Amerika’ya ve zimnen İsrail’e nasıl kölelik ettiğini açık bir gözle görmüş olacaksınız; İran İslam Cumhurıyetinin bu zillete düşmeyişi velayet ve imamet inancının usulu dinden çıkarılmayışı ve velayeti fakihe bağlı kalmanın vacip olduğundan ileri gelmektedir. İmam Humeyni (r.a) şöyle buyurmuştur: ’’ Velayeti fakihin destekçisi ve koryucusu olun ki ülkenize bir zarar gelmesin’’. Şuraya dikkat edecek olursak 36 yıldır bütün dünya bir taraf olmuş sıcak ve soğuk savaşla İslam Cumhuriyetini diz çökmesini istemişlerdir ama velayet makamının varlığı sayesinde bütün dünyaya karşı izzetli duruşunu  korumuş ve hala korumaktadır ve Allah’ın izni ile koruyacaktır velevki kafirler munafıklar istemeselerde.

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle