İmam Hamanei İmam Musa Kazım (a.s)’ın Devrimci Yaşamını Anlatıyor

Per, 12/04/2018 - 18:48

İmam Hamanei’nin İmam Musa Kazım (a.s)‘ın devrimci hayatını konu eden konuşması

Welayet News - Bugün hicri kameri 25 Recep 1439 ve 12 Nisan 2018 Ehlibeyt imamlarının 7.’si, İmam Musa Kazım -as-ın şehadet yıldönümüdür. Bu münasebetten dolayı İmam Hamanei’nin 1985 yılında Tahran Cuma Namazı Hutbesindeki konuşmasını okuyucularımızla paylaşıyoruz.

İmam Hamanei’nin İmam Musa Kazım (a.s) hakkındaki konuşması

"İmam Musa bin Cafer  ilginç ve hayret uyandırıcı bir hayat yaşamıştır. Evvela : Imam Musa Kazım’ın özel hayati, ailesi ve yakınları ve has ashabına şeffafdı ve onlar hazretin niçin çaba gösterdiğini iyi biliyorlardı. İmam Musa Kazım kendisi konuşmalarında  davranışlarında ve şifreli işlerinde kendi hedefini belli ediyordu.

İmam Musa’nın yakını olan ravi (onun hayatını anlatan) İmam Musa’nın oturduğu özel odasını şöyle anlatıyor : İmam Musa bin Cafer’in odasında üç şey vardı :  kaba bir elbise, öyle bir elbise ki normal ve zengin kiyafetlerden uzak bir dokuya sahipti yani bizim bugünkü tabirimizle savaş kıyafeti olarak bilinir. O hazret bu kıyafeti giymiyordu ve  sembolik  olarak onu odasında bulunduruyordu. İkinci şey duvara asılı bir kılıçtı üçüncüsü de Kur‘an-i Kerim’di,

Bakınız ne güzel ve ilginç semboller ve simgeler odasında varmış. O hazretin özel odasında ve kimsenin göremediği yerde bir savaşçı ve mektebi (idolojik) insanın özellikleri  görünmekte.

Bir kılıç var ve bu onu gösteriyor ki hedef cihattır. Kaba bir elbise var ve bunu gösteriyor ki hayatı , zorluklarla dolu ve inkılabi bir yaşamdır  ve Kur’an-i Kerim ki bunu sembolize ediyor bu araçlar ve zorluklara göğüs gelerek Kur’an-i bir hayat yaşamak.

¤ İmam Musa bin Cafer bir dönem gizli bir şekilde yaşama mecburiyetinde kaldı. Öyle ki o dönemin halifesi nerde oldugunu araştırıyordu. Hatta İmam Musa yarenlerinden birine şöyle dedi: ‘Senden benim hakkımda nerde olduğumu soracaklar onlara söyle ben onu görmedim‘ dediği de oldu ve hazretin yerenini tutuklayıp hapise attılar ve İmam‘ın nerde olduğunu soruşturdular.

Bakınız nasil bir hayatı vardı.  Eğer bir alim sadece fıkhi konuları anlatsa hükümetle bir işi olmasa böyle bir baskı ve sıkıntıyla karşılaşmaz. Hatta bir rivayette gördüm O hazret Şam köylerinde zamanın halifesi ve casusları tarafindan aranıyordu ve İmam Musa o köyden  bu köye o şehirden başka şehire gitme zorunda kalıyordu.

İmam Musa bir mağara ya kavuşuyor orda bir Hıristiyanla karşılaşıyor ve onunla sohbet ediyor o zor şartlarda bile kendi vazifesinden gafil degildir ve hakikatı duyurma görevini yapmaktadır. İmam o mağarada hiristiyanla bahs ediyor ve hıristiyan müsluman oluyor.

Hz. Musa bin Cafer’in hayatı mücadele ve direnişle  geçen bir hayattı. Bizler Hz. Musa’nın mazlum olduğunu ve Medine‘de sesiz sedasız yaşadığını ve bir gün halifenin askerleri onu yakalayıp Bağdat’a sonra Kufe’ye götürüp zehirleterek şehit edildiğini duymuştuk. Ama gerçek öyle değil, İmam Musa Kazım uzun soluklu  ve örgütsel bir mücadele  yürütüyordu. İslam bölgesinin her yerinde onu seven ve destekleyen   öğrencileri vardı.  Hz. Musa bin Cafer’in habis amca oğlu zamanın halifesi Harun’la arasında böyle bir diyalog olmuştu : "Harun! Sanma sadece sen halifesin ve insanlar sadece sana harac ve vergi veriyorlar. İki halife var; biri sensin diğeri Musa bin Cafer’dir. Sana vergi ve para veriyorlar Musa bin Cafer’e de vergi ve para veriyorlar".  Bu bir  gerçekti. İslam beldelerinin  heryerinden İmamla irtibat kuranlar vardı ama bu ilişkiler bir silahlı harekete gececek kadar güçlü  değildi.

¤ mücadeleci,  mücahit,  Allah’a sığınan bu şahsiyetin İslam aleminde yarenleri vardı ve İslam hükümetini gerçekleştirmek isteyen plana sahipti ve böyle biri Harun’un hükümeti için büyük bir tehditti. O yüzden Harun böyle bir tehlikeyi yok etmeye karar verdi.  Harun siyasetçi biriydi ve bu işi dolaylı bir şekilde yapmayı düşündü. Önce Hz. Musa bin Cafer'i tutukladı ve hapise attı ve belki hapiste onunla muamele ve anlaşma yapabilir diye düşündü. Ona imtiyazlar verebilir veya tehditle O'nu işinden vaz geçtirebilir sanmıştı. Bu yüzden Medine halkının duygularını tahrik etmiyecek bir şekilde İmamı tutukladı. İki kervan hazırladı biri Irak’a diğeri ise Şam'a doğru gidiyordu insanlar İmamın hangisinden oldugunu anlamasınlar diye.

İmam Musa’yı hilafet merkezi olan Bağdat’ta getirdiler ve orda haps etiiler bu hapis çok uzun sürdü. Ve bir kaç kez serbest bırakıp yine tutukladıklarına dair rivayet de var ama son tutuklama O'nu öldürme niyetiyle oldu ve öylede oldu.

İmamın şahsiyeti zindanda da yine bir meşale gibi etrafı aydınlatıyordu . Bakınız bu haktır. İslami fikir ve cihada dayalı ve Kur’an-i hareket böyledir hiç bir zaman durmaz en zor şartlarda bile. Biz kendi dönemimizde de bunu görüyoruz ki işkenceler,  baskılar sürgün ve tehditler bazı kimseleri yıldırmıyor ve direnişleriyle düşmana darbe vuruyorlar. Onlar bu sıkıntılardan etkilenmiyorlardı ancak davranışları gardiyanları etkiliyordu. İmam Musa bin Cafer’in yaptığı gibi.

İmam Hamenei - Cuma namazı hutbesi 12/4/1985

Welayet News



Yeni yorum ekle